Türk Adının Anlamı ve Kökeni

Türk adı bilinen tarihimiz içinde değişik zamanlarda bazen siyasî bir devlet adı, bazen de etnik bir millet adı olarak kullanılmıştır.
Türk sözünü Türk Devleti'nin resmî adı olarak ilk kullanan Göktürk İmparatorluğu olmuştur. Göktürkler'in ilk dönemlerinde Türk sözü bir devlet adı olarak kullanılmışken, sonradan Türk milletini ifade için kullanılmaya başlanmıştır. Kelime, Göktürk kitabelerindeki "Türk Budun" yani "Türk Milleti" söyleyişi ile, Türk soyuna mensup olan bütün boylan ve topluluklarını ifade etmek üzere milli bir isim haline gelmiştir.
Türk adı önceleri, "Törük" şeklinde söylenirken, zamanla "Türük" ve sonuçta da "Türk" şeklini almıştır. Özellikle Uygurlar çağından kalma belgeler, kelimenin "güç, kudret" anlamına geldiğini göstermektedir.

Türk adı, Çin'de (557-579), Bizans'ta (582), Arap (600'e doğru), Rus, Hint, Fars ve Avrupa kaynaklarında çeşitli şekillerde zaman zaman dile getirilmiştir.
İlk olarak "Turkhia" şeklinde Bizans kaynaklarında gördüğümüz "Türkiye" sözü de coğrafî bir isim olarak, değişik yüzyıllarda Türk milletinin yaşadığı coğrafyayı ifade için kullanılmıştır.

Türkiye sözü VI. yüzyılda Orta Asya için, IX. X. yüzyılda Volga'dan Orta Avrupa'ya kadar olan saha için, XIII. yüzyılda "Türk Kölemen (Memlûk) Devleti" zamanında Mısır ve Suriye için kullanılmıştır. Anadolu ise XII. yüzyıldan itibaren "Türkiye" olarak isimlendirilmiştir.

:::::::::::::::: 9 IŞIK ::::::::::::::::::::::::::



1 -Milliyetçilik
2 -Ülkücülük
3 -Ahlakçılık
4 -İlimcilik
5 -Toplumculuk
6 -Köycülük
7 -Hürriyetçilik Ve Şahsiyetçilik
8 -Gelişmecilik Ve Halkçılık
9 -Endüstri Ve Teknikçilik
VARLIĞINA, BİRLİĞİNE, YÜCELERİN EN YÜCESİ OLDUĞUNA İMAN ETTİĞİMİZ, ALTIMIZDA YAĞIZ YERİN, ÜSTÜMÜZDE YEDİ GÖĞÜN SAHİBİ OLDUĞUNA İMAN EDİP, İNANDIĞIMIZ, OL DEYİNCE OLDURAN, GÖNÜLLERİMİZİ İMAN NURU, TÜRKLÜK ŞUURU İLE DOLDURAN, ULULAR ULUSU, YÜCELERİN EN YÜCESİ ALLAH(C.C.)'IN ADINA AND OLSUN Kİ :

DİNİM, IRKIM, TÖREMİN BUYRUĞUNDA ÜLKÜCÜLER ORDUSUNUN RÜTBESİZ, ADSIZ ERLERİYİZ..ECDADIMIZIN BİZE EMANET ETTİĞİ HARSIMIZI, DİNİMİZİ, DİLİMİZİ, VATANIMIZI, BAYRAĞIMIZI CAN VE KAN PAHASINA DA OLSA KORUYACAĞIZ.ÜLKÜMÜZ HEDEFİNE VARINCAYA DEK: İSLAM AHLAK VE FAZİLETİNİ TÜRKLÜK GURUR VE ŞUURU İLE YÜRÜYECEĞİZ..BİZLERİ BU KUTLU YOLDAN DÖNDÜRMEK İÇİN ÖNÜMÜZE ÇIKAN HER ENGELİ AŞACAĞIZ! BEŞ BİN YILLIK GEÇMİŞİMİZDEN GÜÇ ALIP, YÜZYILLARIN ÖTESİNE VARACAĞIZ..ULU TANRI'NIN BUYRUĞU İLE, OĞUZ HAN'IN KURDUĞU BOZKURTLAR ORDUSUNUN ERLERİYİZ..SON NEFESİMİZİ, SON NEFERİMİZİ, SON DAMLA KANIMIZI VERENE KADAR, MİLLETİMİN DÜŞMANLARINI KARA YERE SERENE KADAR VURUŞACAĞIZ..ALLAH'Â, BAYRAĞA, VATAN'Â VE MİLLETE YEMİN OLSUN..ŞEHİTLERİM, GAZİLERİM VE BAŞBUĞ TÜRKEŞ'İM EMİN OLSUN..
BAŞARACAĞIZ.. BAŞARACAĞIZ.. BAŞARACAĞIZ..

TANRI TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN..

19 Ocak 2009 Pazartesi

Ergenekon'a dair

Gerçekler…….

5 Genelkurmay Başkanı niçin Ergenekonla suçlanıyor?

Her şey 1991 yılı başında ABD'nin Körfez saldırısı ile başladı.

ABD, Bağdat'a yürümedi, Irak'ın kuzeyinde bir Kürt isyanı kışkırttı. Arkasından, Irak Ordusunun 36. enlemin kuzeyine geçmesini önleyerek buradaki Kürt oluşumunu güvence altına aldı.


ABD'nin planı şuydu: Önce Kuzey Irak'ta bir Kukla Kürt Devleti kurmak ve sağlamlaştırmak, sonra Irak'ı tümüyle işgal etmek. Kukla Devleti Türkiye'nin güneydoğusu, Suriye'nin doğusu ve İran'ın batısından koparacağı parçalarla birleştirerek Büyük Kürdistan'ı, yani İkinci İsrail'i kurmak.


Yani : Büyük Ortadoğu Projesi (Tayyip ve Gül'ün eş başkanları olduğu proje; Buşh'un deyimiyle 'Haçlı Seferi')

Türkiye'deki bütün hükümetler, İncirlik'e yerleşen Çekiç Güç'ün görev süresini uzatarak ABD'nin Kuzey Irak'taki Kürt oluşumunu desteklemesine yardımcı oldular. ('ABD Ordusu ile mükemmel işbirliği !!!)

İşte Türk Ordusu bu süreçte Kuzey Irak'taki oluşum üzerinden Türkiye'nin bölünmesi tehlikesini ve tehdidini algılayınca, ABD ile cephe cepheye geldiğini anladı.


İLK OLAY: TORUMTAY'IN İSTİFASI


Özal'ın kuzeyden Irak'a girme emrini uygulamamak için Genelkurmay Başkanı Org. Necip Torumtay istifa etti. Böylece, Türk Ordusu, Amerikancı planlarda rol almayacağının ve direneceğinin ilk işaretini vermiş oldu. O andan itibaren Türk Ordusuna karşı Ergenekon tertibi planlanmaya başlandı. Amerikan planlarına engel olan komutanlar, Ergenekon çeteciliği ile suçlanacaktı.

ÖZEL HARP DAİRESİ SORGULANIYOR

Sovyet tehdidine karşı kurulmuş olan Özel Harp Dairesi ABD güdümündeydi, ama Sovyetler yıkıldığı için oradan gelecek tehlike ortadan kalkmıştı. Şimdi ise tehdit, Kuzey Irak'taki ABD varlığından geliyordu. Dolayısıyla, ABD güdümünde olan Özel Harp Dairesi, ABD'den gelen bir tehdide karşı durmak için kullanılamazdı .
Geçmişteki Kontrgerilla eleştirileri de Ordu'da rahatsızlık yaratmıştı. Genelkurmay Başkanı Org. Doğan Güreş, Özel Harp Dairesi'ni yeniden örgütleme ve adını Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK) olarak değiştirme çözümünü uyguladı. Yıl 1991.


ÖKK'nın bölücü terörü hedef alması ve Kuzey Irak'taki Kukla Devlete karşı tavır alması, ABD denetiminden kurtulma sürecinin başlangıcıydı. Tugay düzeyindeki birlik, tümen düzeyine çıkarıldı. ÖKK, Kuzey Irak'ta ABD ile karşı karşıya geldi ve ABD tehdidine karşı uyanışın öncüsü oldu.


Ankara'da ÖKK için yeni bir yerleşim yerinde yönetim ve eğitim tesisi yapımına başlandı. ABD bundan son derece rahatsız oldu, ajanları vasıtasıyla Askeri Savcılığa ÖKK tesis inşaatında yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla dava açtırdı ve ÖKK'nın yapılandırılmasını uzun süre felce uğrattı.


ORG. EŞREF BİTLİS'İN ŞEHİT EDİLMESİ


ABD'nin Kuzey Irak'taki Kukla Devleti pekiştirme planlarını bozan bir planı uygulamakta olan Org. Bitlis, Amerikan Çekiç Güç Helikopterlerinin PKK'ya silah ve malzeme attığını saptadı ve raporlarında bunu belirtti.


Orgeneral Eşref Bitlis işte, Jandarma Genel Komutanı olarak, Amerika'nın Türkiye'nin toprak bütünlüğünü ve güvenliğini hedef aldığını gördüğü; bu tehlikeyi önlemek için tedbirler aldığı ve ülke savunmasına yönelik bir strateji geliştirdiği için Amerika tarafından hedefe konuldu.


Org. Bitlis, helikopterle Kuzey Irak'a giderken, bu seyahat Amerika'ya haber verilmiş olduğu halde, iki Amerikan jeti yakın uçuş yaparak saldıkları yoğun egzost gazı ile helikoperi oksijensiz bırakıp motorunu durdurarak düşürme denemesi yapmışlarsa da, usta pilotumuz ani dalış manevrası ile bu suikastı boşa çıkartmıştı. Bu suikasttan hemen sonra Amerikalılara saldırdıkları helikopterde orgeneralimiz olduğu tekrar bildirilmesine rağmen iki Amerikan jeti saldırıyı tekrarlamışlar fakat usta pilotumuz olaya tekrar hakim olabilmişti.


İkinci teşebbüs başarılı oldu. CIA tarihinin en önemli suikasti 17 Şubat 1993 günü gerçekleşti. Uçağına yapılan sabotaj sonucunda Org. Bitlis şehit edildi.


ÇELİK HAREKATI


Ağustos 1994'de Genelkurmay Başkanı olan Org. İsmail Hakkı Karadayı döneminde Eşref Bitlis Planı uygulandı, Kuzey Irak'a Çelik Harekatı yapıldı. 35 bin Mehmetçik Mart 1995'de Kuzey Irak'a girdi.


Kuzey Irak'a giren ordumuz, ABD'nin egemenlik alanına girmiş oldu. Çünkü o bölge ABD ordusunun işgali altındaydı.


ABD'nin Foreign Affairs, Foreign Reports, Mediterranean Quarterly ve Joint Forces Quarterly gibi yarı resmi organları. 'Türk komutanları hizadan çıktı', 'Türk Ordusu ABD-Türkiye ilişkilerini bozuyor' gibi görüşlere yer vermeye başladılar.


GAZİ OLAYLARI


Çelik Harekatı öncesinde CIA'nın Moskova İstasyon Şefi, CNN televizyonundan, 'Türkiye'nin karışacağını', daha doğrusu Amerika'nın Türkiye'yi karıştıracağını tüm dünyaya şöyle ilan etti: 'Önümüzdeki dönemde dünyanın en çok karışacak ülkesi Türkiye'dir.. Şu anda Türkiye, gizli servislerin gündeminde ilk sıraya yerleşmiştir.'


Gazi Mahallesi tertibinden birkaç gün önce de, ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Holbruk (Holbrooke), Türkiye'nin Kuzey Irak sınırında yaptığı yığınağa dur demek için tertip yapacaklarını şöyle ilan etti: 'Kuzey Irak sınırına asker yığıyorsunuz. Önümüzdeki günlerde terör olaylarının artma ihtimali var. Oraya yapacağınız bir harekatta dikkatli olmanızı tavsiye ederim'
CIA Şefinin ve Holbruk'un haber verdiği gibi,12 Mart 1995 gecesi İstanbul'da Gazi Mahallesi tertibi düzenlendi.


Ancak Türk Ordusu bu tehdidi önemsemedi ve Çelik Harekatı yapıldı.


KONTRGERİLLA (GLADYO) POLİS İÇİNE KAYDIRILIYOR


NATO tarafından NATO üyesi ülkelerde o ülkeleri komünizmden korumak için kurulan Kontrgerilla (diğer adları Gladyo ve Süper NATO) örgütleri, İtalyan Savcının tespit ettiği gibi, esasında CIA tarafından yönetiliyordu ve esas görevleri bu ülkelerdeki hükümetlerin ABD kontrolünden çıkmalarını önlemekti. Türkiye'de Özel Harp Dairesi işte bu kontrgerilla ile irtibatlı idi ama artık Sovyetler yıkıldığı için komünizm tehdidi kalmamış, aksine tehdit Kuzey Irak'taki ABD varlığından gelmeye başlamıştı. Dolayısıyla, ABD güdümünde olan Özel Harp Dairesi, ABD'den gelen bir tehdide karşı durmak için kullanılamazdı .


Bu açmazdan kurtulmak için 1991 yılında Özel Harp Dairesi'nin Özel Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK)'ye dönüştürülmesi aslında bir millileştirmeydi. ABD bu kuruluştan dışlanıyor ve kuruluş, hedefini komünizme karşı mücadele yerine Kuzey Irak'tan yöneltilen tehdide karşı mücadele olarak belirliyordu.


Bunun üzerine, ABD, 'Kontrgerilla yapılanmasında Türk ordusunun yerine polisi koyabilir miyiz' denemesine girişti ve Türkiye'deki operasyon merkezini polisin içine kaydırdı. 1973'den beri İçişleri Bakanlığı içinde örgütlenen 'İslamcı Cunta', artık 'Fethullahçı Gladyo' olarak Kontrgerilla içinde ordudan boşalan yeri alıyordu. Fethullahçı Gladyonun ilk büyük tertibi, işte bu 1995 Gazi Olaylarıdır.


1996 EYLÜL HAREKATI


ABD ordusu, özellikle Çekiç Güç, Irak'ın kuzeyinde 7,500 'CIA peşmerge'sinden oluşan bir askeri güç örgütlemişti.


Eylül 1996'da, Eşref Bitlis Planı gereğince, Barzani, Türk Genelkurmayının yönlendirmesi ile Saddam yönetimi ile işbirliği yaparak CIA peşmergelerini dağıttı. 200'e yakın ölü veren CIA peşmergeleri, ABD tarafından Guam Adası'na taşındı. ABD kaynakları, bu harekatı 'ABD'nin Vietnam'dan sonraki en büyük yenilgisi' olarak değerlendirdiler.


Bu harekattan 20 gün önce, bir Tuğgeneral, iki Albayın önünde, Aydınlık Dergisi'ne bir demeç vererek, Eşref Bitlis'in uçağının ABD'ye bağlı 'Çiller Özel Örgütü'ndeki Gladyo görevlilerinin düşürdüğünü açıkladı. Aydınlık, 25 Ağustos 1996 günkü sayısında bu haberi yayımladı.


Türk Ordusu, Çelik Harekatı'nı Başbakan Çiller'e haber vermeden gerçekleştirmişti. Çünkü ABD vatandaşı Çiller'in ABD'ye örgütsel bağlılığı İşçi Partisi tarafından açıklanmıştı ve TSK tarafından biliniyordu.

28 ŞUBAT

28 Şubat harekatının en önemli başarısı, Fethullah Hoca'ya indirdiği darbe oldu. Fethullah Hoca kaçıp ABD'ye yerleşti.
Mayıs 1977 YAŞ toplantısında 160 subayın irtica bağlantısı nedeniyle ordudan atılması başbakan Erbakan'a dayatıldı.

Bu uygulama, ordu içindeki Gladyo'yu, yani ABD görevlilerini temizlemek anlamına geliyordu. Çünkü artık Kontrgerilla, Fethullahçı Gladyo idi.

28 Şubat kadrosu içinde ABD'nin Truva Atı olan Çevik Bir de, 1998 sonrasında tasfiye edildi.

Bu sayede Haçlı İrtica, 2002 yılı sonuna kadar iktidara el koyamadı.

KONTRGERİLLA, GENELKURMAY KARARGAHINDAN ÇIKARILDI

1994-1998 arasında Genelkurmay Başkanı olan Org. Karadayı, ABD ve NATO yuvalanmasını, yani Kontrgerillayı Genelkurmay Karargahından çıkardı. Özel Kuvvetler'in milli amaçlar için kullanılmasına yönelik önlemleri geliştirdi.

Özel Harp subaylarımızın Çin'in Uygur bölgesinde ve Çeçenistan'da kullanılmasına engel oldu.

ABD ORDUSU TÜRKİYE'Yİ İŞGAL TATBİKATI YAPIYOR:
MILLENIUM CHALLENGE 2002

1998 yılında Genelkurmay Başkanı olan Org. Kıvrıkoğlu, ABD'nin bölge ülkeleri için tehdit oluşturduğunu açık bir dille belirtti. Kıvrıkoğlu, Vaşington ziyaretini iptal etti ve NATO döneminde ABD'yi ziyaret etmeyen ilk Genelkurmay Başkanı olarak tarihe geçti.

Kıvrıkoğlu, '28 Şubat'ı BİN YILLIK MÜCADELE AZMİYLE sürdürmeye kararlıyız' dedi. Yani ABD tehdidine karşı bin yıl da sürse direnilecekti.

Mesajı alan ABD, aynı kelimeleri kullanarak cevap verdi: BİN YILIN MEYDAN OKUMASI, MILLENIUM CHALLENGE 2002

Ve bu isim altında 24 Temmuz 2002'de Nevada Çölü'nde Türkiye'yi işgal tatbikatı yaptı. Bu, ABD tarihinin en büyük askeri tatbikatı idi.

ABD'nin en önemli yarı resmi ajansı ASSOCIATED PRESS, tatbikatın Türkiye'yi işgal senaryosu üzerine kurulu olduğunu yazdı.
.
Deprem (bir karışıklık kastediliyor) sonrası ordu yönetime el koyuyordu. Bunun üzerine ABD Deniz Kuvvetleri ülkenin güneyindeki adayı (Kıbrıs) kuşatıyor ve 96 saat içinde hedef ülkeyi işgal ediyordu.

Türk ordusunun saldırıya karşı hazırlanma müddeti olan 96 saat seçilerek, hedef ülkenin Türkiye olduğu adeta gözlere batırılıyordu

ABDULLAH GÜL, AMERİKA İLE GİZLİ HİZMET SÖZLEŞMESİ YAPIYOR

Dışışleri Bakanlığı Koltuğunu işgal eden A. Gül, 2 Nisan 2003 günü ABD Dışişleri Bakanı Powell ile Ankara'da 2 sayfa 9 maddelik bir gizli anlaşma yaptığını itiraf etti, haber Vatan Gazetesi'nde yayımlandı. Bu haberde Gül, anlaşma içeriğini açıklayamayacağını, gizli olduğunu söyledi.

13 Temmuz 2003 günü, Doğu Perinçek, bu gizli anlaşmanın maddelerini açıkladı.
Birinci madde: 'Türk askeri ve Özel Kuvvetler 4 ay içinde aşamalı olarak Kuzey Irak'tan çekilecek' şeklindeydi.

ÇUVAL OLAYI

Abdullah Gül'ün yaptığı bu gizli anlaşmadan 3 ay sonra, ABD ordusu, Türk askerinin başına çuval geçirdi. Çuval geçirme eylemi, gizli anlaşmanın uygulanması için bir ihtardı.

Tayyip'in 'Müzik notası' vecizesi, anlaşmanın uygulanması gerektiğine ilişkin orduya yönelik bir açıklamaydı. 'Biz anlaşma yaptık, Kuzey Irak'tan çık artık' diyordu Tayyip Türk Ordusuna.

ABD Savunma Bakanı Rumsfeld'in, Çuval Olayından sonra, Başbakanlık koltuğunu işgal eden Tayyip'e gönderdiği mektupta şöyle deniyordu: 'TSK (ÖKK kastediliyor) Kuzey Irak'ta sizin bilginiz haricinde eylemler yapmaktadır'

Rumsfeld, çuvalı Tayyip'in değil, Türk Ordusunun başına geçirdiklerini böyle veciz bir şekilde anlatmış oluyordu.

Milli devlet ve Kemalizm karşıtı pervasız açıklamalar yapan, 'Milli Egemenlik ve Milli Güvenlik kavramlarının artık geçersiz olduğu' açıklamaları yaparak Orduyu zehirleyen Org. Hilmi Özkök, böylece, tarihe 'başına çuval geçirilen komutan' olarak kaydedildi. Ve böylece, Ergenekoncu olarak suçlanmaktan kurtuldu.

ERGENEKON TERTİBİ AÇIĞA ÇIKIYOR

Başına çuval geçirilmesine ve Kuzey Irak'tan çıkarılmasına rağmen akıllanmayarak sınır ötesi harekatta ısrar eden Türk Ordusu'na karşı, Org. Torumtay zamanından beri hazırlana gelmekte olan tertip artık açığa çıkarılmalıydı. ABD'ye direnen 5 Genelkurmay Başkanı ve milli kuvvetler 'Ergenekon çetesi' olarak suçlanacaktı.

Suçlama belgeleri esasında çoktan hazırdı, ama Org. Özkök Ergenekoncu olmadığından, onun görev süresince tertip uykuya yatırılmıştı.

Hatırlayalım: (Fehmi Koru, 'Taha Kıvanç' imzasıyla, Yeni Şafak gazetesinde yayımlanan 30 Nisan 2001 ve 1 Mayıs 2001 tarihli yazılarında ' 'Yeniden kurulsun diye hakkında rapor hazırlanan Ergenekon, çok kapsamlı, bir partiyle irtibatı bulunmayan, 'devleti yapılandırma' amaçlı bir örgüt' demektedir. Koru yazısında, 24 sayfa olduğunu söylediği bu dokümanın sonunda yazanın adının bulunduğunu da belirtmekteydi. )

Tertibin uykudan uyandırılmasının ilk işareti Org. Büyükanıt'a karşı Şemdinli tertibi idi. O tertipte Org. Büyükanıt çete kurmakla suçlanmış ancak tertip bozguna uğramıştı.

Şimdi daha büyük ve kapsamlı bir tertip yapılmalıydı. İşte o tertip, günümüzde devam eden Ergenekon / Agarta Davasıdır.

ABD'nin hazırladığı sivil darbe ile iktidara gelen AKP, Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında ABD'ye sorunsuz olarak eş başkanlık yapabilmek için, başta ABD'ye direnen Türk Ordusu olmak üzere milli kuvvetleri saf dışı etmeliydi. Plana göre, bu dava sürecinde komutanlar yıldırılacak ve 1991 öncesinde olduğu gibi ABD ile uyumlu olarak görev yapmaları sağlanacaktı.

Yani, AB kriteri olarak dayatıldığı gibi, ordu 'sivil otoriteye' tabi olacak, kendisine Atatürk tarafında verilmiş olan 'ulusal bütünlüğü ve laik cumhuriyeti koruma' görevini unutacaktı.

Not:
'AKP sivil darbe ile değil, seçimle geldi' itirazı yapacak olanlara bir açıklama:

1
CIA'nın yan kuruluşu Rand Corporation' un yayın organlarında ve ABD strateji merkezlerinin hazırladıkları raporlarda mealen şöyle deniyordu:
'ABD artık ANAP ve DYP gibi partilerle Türkiye'yi kontrol edemez, Fazilet Partisi'nin başına yenilikçi kanadın geçmesi, Tayyip Erdoğan'ın Başbakan, Abdullah Gül'ün de Dışişleri Bakanı olması halinde ABD Türkiye'yi kontrol altında tutmaya devam edebilir.'

2
Bu raporları okuyan İşçi Partisi ve Aydınlık Dergisi, halkımıza bu planı haber verdi.
(Muhakkak ki diğer partiler de bu yayınları okumuşlardı, ama onların halkımızı bilinçlendirmek gibi bir sorunları yoktu)

3
Aydınlık Dergisi 20 Ekim 1996 tarihli sayısında kapaktan haberi verdi:
'Merak edilen gizli mesajı açıklıyoruz:
Abramowitz, Tayyip'i Erbakan'ın yerine hazırlıyor'
Yani, AKP'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerinden 6 yıl önce, Aydınlık Dergisi ve İşçi Partisi, Amerika'nın bu seçimi yaptığını halkımıza duyurdu.

4
Cumhuriyet Gazetesi 16 Şubat 1997
Leyla Tavşanoğlu'nun İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile söyleşisi:
Perinçek:
'ABD, Tayyip Erdoğan'ı Başbakan, Abdullah Gül'ü de Dışişleri Bakanı yapacak. CIA'nın yan kuruluşlarından Rand Corporation' un yayın organında da bu yazıldı.'
Yani, AKP'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerinden 5 yıl 8 ay önce, Perinçek, Cumhuriyet Gazetesi kanalıyla da, bu gerçeği halkımıza duyurdu

5
Görülüyor ki, ABD seçmiş, hazırlamış, önümüze koymuş, seçtirmiş.
Şimdi kim 'Bunları ben seçtim' diyebilir?
Menderes'in 'Odunu aday göstersem milletvekili seçtiririm' sözlerini ABD iyice not etmiş olmalı ki, istediğini elhak seçtiriyor.

5 Genelkurmay Başkanı niçin Ergenekonla suçlanıyor?

*Her şey 1991 yılı başında ABD'nin Körfez saldırısı ile başladı.*

ABD, Bağdat'a yürümedi, Irak'ın kuzeyinde bir Kürt isyanı kışkırttı.
Arkasından, Irak Ordusunun 36. enlemin kuzeyine geçmesini önleyerek buradaki
Kürt oluşumunu güvence altına aldı.

*ABD'nin planı şuydu:* Önce Kuzey Irak'ta bir Kukla Kürt Devleti kurmak ve
sağlamlaştırmak, sonra Irak'ı tümüyle işgal etmek. Kukla Devleti Türkiye'nin
güneydoğusu, Suriye'nin doğusu ve İran'ın batısından koparacağı parçalarla
birleştirerek Büyük Kürdistan'ı, yani İkinci İsrail'i kurmak.

Yani : Büyük Ortadoğu Projesi (Tayyip ve Gül'ün eş başkanları olduğu proje;
Buşh'un deyimiyle 'Haçlı Seferi')

Türkiye'deki* bütün hükümetler, İncirlik'e yerleşen Çekiç Güç'ün görev
süresini uzatarak* ABD'nin Kuzey Irak'taki Kürt oluşumunu desteklemesine
yardımcı oldular. ('ABD Ordusu ile mükemmel işbirliği !!!)

İşte Türk Ordusu bu süreçte Kuzey Irak'taki oluşum üzerinden Türkiye'nin
bölünmesi tehlikesini ve tehdidini algılayınca, ABD ile cephe cepheye
geldiğini anladı.

*İLK OLAY: TORUMTAY'IN İSTİFASI*

Özal'ın kuzeyden Irak'a girme emrini uygulamamak için *Genelkurmay Başkanı
Org. Necip Torumtay* istifa etti. Böylece, Türk Ordusu, Amerikancı planlarda
rol almayacağının ve direneceğinin ilk işaretini vermiş oldu. O andan
itibaren Türk Ordusuna karşı Ergenekon tertibi planlanmaya başlandı.
Amerikan planlarına engel olan komutanlar, Ergenekon çeteciliği ile
suçlanacaktı.

*ÖZEL HARP DAİRESİ SORGULANIYOR*

Sovyet tehdidine karşı kurulmuş olan* Özel Harp Dairesi ABD *güdümündeydi,
ama Sovyetler yıkıldığı için oradan gelecek tehlike ortadan kalkmıştı. Şimdi
ise tehdit, Kuzey Irak'taki ABD varlığından geliyordu. Dolayısıyla, ABD
güdümünde olan Özel Harp Dairesi, ABD'den gelen bir tehdide karşı durmak
için kullanılamazdı .

Geçmişteki Kontrgerilla eleştirileri de Ordu'da rahatsızlık
yaratmıştı. *Genelkurmay
Başkanı Org. Doğan Güreş*, Özel Harp Dairesi'ni yeniden örgütleme ve
adını *Özel
Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK)* olarak değiştirme çözümünü uyguladı. Yıl 1991.

ÖKK'nın bölücü terörü hedef alması ve Kuzey Irak'taki Kukla Devlete karşı
tavır alması, ABD denetiminden kurtulma sürecinin başlangıcıydı. Tugay
düzeyindeki birlik, tümen düzeyine çıkarıldı. ÖKK, Kuzey Irak'ta ABD ile
karşı karşıya geldi ve ABD tehdidine karşı uyanışın öncüsü oldu.

Ankara'da ÖKK için yeni bir yerleşim yerinde yönetim ve eğitim tesisi
yapımına başlandı. ABD bundan son derece rahatsız oldu, ajanları vasıtasıyla
Askeri Savcılığa ÖKK tesis inşaatında yolsuzluk yapıldığı iddiasıyla dava
açtırdı ve ÖKK'nın yapılandırılmasını uzun süre felce uğrattı.

*ORG. EŞREF BİTLİS'İN ŞEHİT EDİLMESİ*

ABD'nin Kuzey Irak'taki Kukla Devleti pekiştirme planlarını bozan bir planı
uygulamakta olan Org. Bitlis, *Amerikan Çekiç Güç Helikopterlerinin PKK'ya
silah ve malzeme attığını saptadı* ve raporlarında bunu belirtti.

*Orgeneral Eşref Bitlis* işte, *Jandarma Genel Komutanı* olarak, Amerika'nın
Türkiye'nin toprak bütünlüğünü ve güvenliğini hedef aldığını gördüğü; *bu
tehlikeyi önlemek için tedbirler aldığı* ve ülke savunmasına yönelik bir
strateji geliştirdiği için Amerika tarafından hedefe konuldu.

Org. Bitlis, helikopterle Kuzey Irak'a giderken, bu seyahat Amerika'ya haber
verilmiş olduğu halde, iki Amerikan jeti yakın uçuş yaparak saldıkları yoğun
egzost gazı ile helikoperi oksijensiz bırakıp motorunu durdurarak düşürme
denemesi yapmışlarsa da, usta pilotumuz ani dalış manevrası ile bu suikastı
boşa çıkartmıştı. Bu suikasttan hemen sonra Amerikalılara saldırdıkları
helikopterde orgeneralimiz olduğu tekrar bildirilmesine rağmen iki Amerikan
jeti saldırıyı tekrarlamışlar fakat usta pilotumuz olaya tekrar hakim
olabilmişti.

İkinci teşebbüs başarılı oldu. CIA tarihinin en önemli suikasti 17 Şubat
1993 günü gerçekleşti. Uçağına yapılan sabotaj sonucunda Org. Bitlis şehit
edildi.

*ÇELİK HAREKATI*

Ağustos 1994'de Genelkurmay Başkanı olan *Org. İsmail Hakkı
Karadayı*döneminde Eşref Bitlis Planı uygulandı, Kuzey Irak'a Çelik
Harekatı yapıldı.
35 bin Mehmetçik Mart 1995'de Kuzey Irak'a girdi.

Kuzey Irak'a giren ordumuz, ABD'nin egemenlik alanına girmiş oldu. Çünkü o
bölge ABD ordusunun işgali altındaydı.

*ABD'nin* *Foreign Affairs, Foreign Reports, Mediterranean Quarterly
*ve*Joint Forces Quarterly
* gibi yarı resmi organları. *'Türk komutanları hizadan çıktı', 'Türk Ordusu
ABD-Türkiye ilişkilerini bozuyor'* gibi görüşlere yer vermeye başladılar.

*GAZİ OLAYLARI*

Çelik Harekatı öncesinde CIA'nın Moskova İstasyon Şefi, CNN televizyonundan,
'Türkiye'nin karışacağını', daha doğrusu Amerika'nın Türkiye'yi
karıştıracağını tüm dünyaya şöyle ilan etti: 'Önümüzdeki dönemde dünyanın
en çok karışacak ülkesi Türkiye'dir.. Şu anda Türkiye, gizli servislerin
gündeminde ilk sıraya yerleşmiştir.'

Gazi Mahallesi tertibinden birkaç gün önce de, ABD Dışişleri Bakan
Yardımcısı Holbruk (Holbrooke), Türkiye'nin Kuzey Irak sınırında yaptığı
yığınağa dur demek için tertip yapacaklarını şöyle ilan etti: 'Kuzey Irak
sınırına asker yığıyorsunuz. Önümüzdeki günlerde terör olaylarının artma
ihtimali var. Oraya yapacağınız bir harekatta dikkatli olmanızı tavsiye
ederim'

CIA Şefinin ve Holbruk'un haber verdiği gibi,12 Mart 1995 gecesi
İstanbul'da Gazi Mahallesi tertibi düzenlendi.

Ancak Türk Ordusu bu tehdidi önemsemedi ve Çelik Harekatı yapıldı.

*KONTRGERİLLA (GLADYO) POLİS İÇİNE KAYDIRILIYOR*

NATO tarafından NATO üyesi ülkelerde o ülkeleri komünizmden korumak için
kurulan Kontrgerilla (diğer adları Gladyo ve Süper NATO) örgütleri, İtalyan
Savcının tespit ettiği gibi, esasında CIA tarafından yönetiliyordu ve esas
görevleri bu ülkelerdeki hükümetlerin ABD kontrolünden çıkmalarını
önlemekti. Türkiye'de *Özel Harp Dairesi* işte bu kontrgerilla ile irtibatlı
idi ama artık Sovyetler yıkıldığı için komünizm tehdidi kalmamış, aksine
tehdit Kuzey Irak'taki ABD varlığından gelmeye başlamıştı. Dolayısıyla, ABD
güdümünde olan Özel Harp Dairesi, ABD'den gelen bir tehdide karşı durmak
için kullanılamazdı .

Bu açmazdan kurtulmak için 1991 yılında Özel Harp Dairesi'nin *Özel
Kuvvetler Komutanlığı (ÖKK)'*ye dönüştürülmesi aslında bir millileştirmeydi.
ABD bu kuruluştan dışlanıyor ve kuruluş, hedefini komünizme karşı mücadele
yerine Kuzey Irak'tan yöneltilen tehdide karşı mücadele olarak belirliyordu.

Bunun üzerine, ABD, *'Kontrgerilla yapılanmasında Türk ordusunun yerine
polisi koyabilir miyiz'* denemesine girişti ve Türkiye'deki operasyon
merkezini polisin içine kaydırdı. 1973'den beri İçişleri Bakanlığı içinde
örgütlenen 'İslamcı Cunta', artık 'Fethullahçı Gladyo' olarak Kontrgerilla
içinde ordudan boşalan yeri alıyordu. Fethullahçı Gladyonun ilk büyük
tertibi, işte bu 1995 Gazi Olaylarıdır.

*1996 EYLÜL HAREKATI*

ABD ordusu, özellikle Çekiç Güç, Irak'ın kuzeyinde 7,500 'CIA
peşmerge'sinden oluşan bir askeri güç örgütlemişti.

Eylül 1996'da, Eşref Bitlis Planı gereğince, Barzani, Türk Genelkurmayının
yönlendirmesi ile Saddam yönetimi ile işbirliği yaparak CIA peşmergelerini
dağıttı. 200'e yakın ölü veren CIA peşmergeleri, ABD tarafından Guam
Adası'na taşındı. ABD kaynakları, bu harekatı 'ABD'nin Vietnam'dan sonraki
en büyük yenilgisi' olarak değerlendirdiler.

Bu harekattan 20 gün önce, bir Tuğgeneral, iki Albayın önünde, Aydınlık
Dergisi'ne bir demeç vererek, Eşref Bitlis'in uçağının ABD'ye bağlı 'Çiller
Özel Örgütü'ndeki Gladyo görevlilerinin düşürdüğünü açıkladı. Aydınlık, 25
Ağustos 1996 günkü sayısında bu haberi yayımladı.

Türk Ordusu, Çelik Harekatı'nı Başbakan Çiller'e haber vermeden
gerçekleştirmişti. Çünkü ABD vatandaşı Çiller'in ABD'ye örgütsel bağlılığı
İşçi Partisi tarafından açıklanmıştı ve TSK tarafından biliniyordu.

*28 ŞUBAT*

28 Şubat harekatının en önemli başarısı, Fethullah Hoca'ya indirdiği darbe
oldu. Fethullah Hoca kaçıp ABD'ye yerleşti.

Mayıs 1977 YAŞ toplantısında 160 subayın irtica bağlantısı nedeniyle ordudan
atılması başbakan Erbakan'a dayatıldı.

Bu uygulama, ordu içindeki Gladyo'yu, yani ABD görevlilerini temizlemek
anlamına geliyordu. Çünkü artık Kontrgerilla, Fethullahçı Gladyo idi.

28 Şubat kadrosu içinde ABD'nin Truva Atı olan Çevik Bir de, 1998 sonrasında
tasfiye edildi.

Bu sayede Haçlı İrtica, 2002 yılı sonuna kadar iktidara el koyamadı.

*KONTRGERİLLA, GENELKURMAY KARARGAHINDAN ÇIKARILDI*

1994-1998 arasında Genelkurmay Başkanı olan Org. Karadayı, ABD ve NATO
yuvalanmasını, yani Kontrgerillayı Genelkurmay Karargahından çıkardı. Özel
Kuvvetler'in milli amaçlar için kullanılmasına yönelik önlemleri geliştirdi.

Özel Harp subaylarımızın Çin'in Uygur bölgesinde ve Çeçenistan'da
kullanılmasına engel oldu.

*ABD ORDUSU TÜRKİYE'Yİ İŞGAL TATBİKATI YAPIYOR:*

*MILLENIUM CHALLENGE 2002*

1998 yılında *Genelkurmay Başkanı* olan *Org. Kıvrıkoğlu*, ABD'nin bölge
ülkeleri için tehdit oluşturduğunu açık bir dille belirtti. Kıvrıkoğlu,
Vaşington ziyaretini iptal etti ve NATO döneminde ABD'yi ziyaret etmeyen ilk
Genelkurmay Başkanı olarak tarihe geçti.

Kıvrıkoğlu, *'28 Şubat'ı BİN YILLIK MÜCADELE AZMİYLE sürdürmeye
kararlıyız'*dedi. Yani ABD tehdidine karşı bin yıl da sürse
direnilecekti.

*Mesajı alan ABD, aynı kelimeleri kullanarak cevap verdi: **BİN YILIN MEYDAN
OKUMASI, MILLENIUM CHALLENGE 2002*

Ve bu isim altında 24 Temmuz 2002'de Nevada Çölü'nde Türkiye'yi işgal
tatbikatı yaptı. Bu, ABD tarihinin en büyük askeri tatbikatı idi.

ABD'nin en önemli yarı resmi ajansı *ASSOCIATED PRESS*, tatbikatın
Türkiye'yi işgal senaryosu üzerine kurulu olduğunu yazdı.

Deprem (bir karışıklık kastediliyor) sonrası ordu yönetime el koyuyordu.
Bunun üzerine ABD Deniz Kuvvetleri ülkenin güneyindeki adayı (Kıbrıs)
kuşatıyor ve 96 saat içinde hedef ülkeyi işgal ediyordu.

Türk ordusunun saldırıya karşı hazırlanma müddeti olan 96 saat seçilerek,
hedef ülkenin Türkiye olduğu adeta gözlere batırılıyordu

*ABDULLAH GÜL, AMERİKA İLE GİZLİ HİZMET SÖZLEŞMESİ YAPIYOR*

Dışışleri Bakanlığı Koltuğunu işgal eden A. Gül, 2 Nisan 2003 günü ABD
Dışişleri Bakanı Powell ile Ankara'da 2 sayfa 9 maddelik bir gizli anlaşma
yaptığını itiraf etti, haber Vatan Gazetesi'nde yayımlandı. Bu haberde Gül,
anlaşma içeriğini açıklayamayacağını, gizli olduğunu söyledi.


*13 Temmuz 2003 günü, Doğu Perinçek, bu gizli anlaşmanın maddelerini
açıkladı.*

*Birinci madde: 'Türk askeri ve Özel Kuvvetler 4 ay içinde aşamalı olarak
Kuzey Irak'tan çekilecek' şeklindeydi.*

*ÇUVAL OLAYI*

Abdullah Gül'ün yaptığı bu gizli anlaşmadan 3 ay sonra, ABD ordusu, Türk
askerinin başına çuval geçirdi. Çuval geçirme eylemi, gizli anlaşmanın
uygulanması için bir ihtardı.

Tayyip'in 'Müzik notası' vecizesi, anlaşmanın uygulanması
gerektiğine ilişkin orduya yönelik bir açıklamaydı. 'Biz anlaşma yaptık,
Kuzey Irak'tan çık artık' diyordu Tayyip Türk Ordusuna.

ABD Savunma Bakanı Rumsfeld'in, Çuval Olayından sonra, Başbakanlık koltuğunu
işgal eden Tayyip'e gönderdiği mektupta şöyle deniyordu: 'TSK (ÖKK
kastediliyor) Kuzey Irak'ta sizin bilginiz haricinde eylemler yapmaktadır'

*Rumsfeld, çuvalı Tayyip'in değil, Türk Ordusunun başına geçirdiklerini
böyle veciz bir şekilde anlatmış oluyordu.***

Milli devlet ve Kemalizm karşıtı pervasız açıklamalar yapan, *'Milli
Egemenlik ve Milli Güvenlik kavramlarının artık geçersiz olduğu' *açıklamaları
yaparak Orduyu zehirleyen *Org. Hilmi Özkök*, böylece, tarihe 'başına çuval
geçirilen komutan' olarak kaydedildi. Ve böylece, Ergenekoncu olarak
suçlanmaktan kurtuldu.

*ERGENEKON TERTİBİ AÇIĞA ÇIKIYOR*

Başına çuval geçirilmesine ve Kuzey Irak'tan çıkarılmasına rağmen
akıllanmayarak sınır ötesi harekatta ısrar eden Türk Ordusu'na karşı, Org.
Torumtay zamanından beri hazırlana gelmekte olan tertip artık açığa
çıkarılmalıydı. ABD'ye direnen 5 Genelkurmay Başkanı ve milli kuvvetler
'Ergenekon çetesi' olarak suçlanacaktı.

Suçlama belgeleri esasında çoktan hazırdı, ama Org. Özkök Ergenekoncu
olmadığından, onun görev süresince tertip uykuya yatırılmıştı.

Hatırlayalım: *(Fehmi Koru,* 'Taha Kıvanç' imzasıyla, *Yeni
Şafak*gazetesinde yayımlanan
*30 Nisan 2001 ve 1 Mayıs 2001* tarihli yazılarında *' 'Yeniden kurulsun
diye hakkında rapor hazırlanan Ergenekon, çok kapsamlı, bir partiyle
irtibatı bulunmayan, 'devleti yapılandırma' amaçlı bir örgüt'* demektedir. Koru
yazısında, 24 sayfa olduğunu söylediği bu dokümanın sonunda *yazanın adının
bulunduğunu* da belirtmekteydi. )

Tertibin uykudan uyandırılmasının ilk işareti Org. Büyükanıt'a karşı
Şemdinli tertibi idi. O tertipte Org. Büyükanıt çete kurmakla suçlanmış
ancak tertip bozguna uğramıştı.

Şimdi daha büyük ve kapsamlı bir tertip yapılmalıydı. İşte o tertip,
günümüzde devam eden Ergenekon / Agarta Davasıdır.

ABD'nin hazırladığı sivil darbe ile iktidara gelen AKP, Büyük Ortadoğu
Projesi kapsamında ABD'ye sorunsuz olarak eş başkanlık yapabilmek için,
başta ABD'ye direnen Türk Ordusu olmak üzere milli kuvvetleri saf dışı
etmeliydi. Plana göre, bu dava sürecinde komutanlar yıldırılacak ve 1991
öncesinde olduğu gibi ABD ile uyumlu olarak görev yapmaları sağlanacaktı.

Yani, AB kriteri olarak dayatıldığı gibi, ordu 'sivil otoriteye' tabi
olacak, kendisine Atatürk tarafında verilmiş olan 'ulusal bütünlüğü ve laik
cumhuriyeti koruma' görevini unutacaktı.


*Not:*

**

'AKP sivil darbe ile değil, seçimle geldi' itirazı yapacak olanlara bir
açıklama:



1

*CIA'nın yan kuruluşu Rand Corporation' un yayın organlarında* ve *ABD
strateji merkezlerinin hazırladıkları raporlarda* mealen şöyle deniyordu:

*'ABD artık ANAP ve DYP gibi partilerle Türkiye'yi kontrol edemez,
Fazilet Partisi'nin başına yenilikçi kanadın geçmesi, Tayyip Erdoğan'ın
Başbakan, Abdullah Gül'ün de Dışişleri Bakanı olması halinde ABD Türkiye'yi
kontrol altında tutmaya devam edebilir.'*

2

Bu raporları okuyan İşçi Partisi ve Aydınlık Dergisi, halkımıza bu planı
haber verdi.

(Muhakkak ki diğer partiler de bu yayınları okumuşlardı, ama onların
halkımızı bilinçlendirmek gibi bir sorunları yoktu)

3

*Aydınlık Dergisi** 20 Ekim 1996* tarihli sayısında kapaktan haberi verdi:

*'Merak edilen gizli mesajı açıklıyoruz:*

*Abramowitz, Tayyip'i Erbakan'ın yerine hazırlıyor'*

Yani, AKP'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerinden 6 yıl önce,
Aydınlık Dergisi ve İşçi Partisi, Amerika'nın bu seçimi yaptığını halkımıza
duyurdu.

4

*Cumhuriyet Gazetesi** 16 Şubat 1997*

Leyla Tavşanoğlu'nun İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile söyleşisi:
*Perinçek:*

*'ABD, Tayyip Erdoğan'ı Başbakan, Abdullah Gül'ü de Dışişleri Bakanı
yapacak. CIA'nın yan kuruluşlarından Rand Corporation' un yayın organında da
bu yazıldı.'*

Yani, AKP'nin iktidara geldiği 3 Kasım 2002 seçimlerinden 5 yıl 8 ay önce,
Perinçek, Cumhuriyet Gazetesi kanalıyla da, bu gerçeği halkımıza duyurdu

5

Görülüyor ki, ABD seçmiş, hazırlamış, önümüze koymuş, seçtirmiş.

Şimdi kim 'Bunları ben seçtim' diyebilir?
Menderes'in 'Odunu aday göstersem milletvekili seçtiririm' sözlerini ABD
iyice not etmiş olmalı ki, istediğini elhak seçtiriyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder