Türk Adının Anlamı ve Kökeni

Türk adı bilinen tarihimiz içinde değişik zamanlarda bazen siyasî bir devlet adı, bazen de etnik bir millet adı olarak kullanılmıştır.
Türk sözünü Türk Devleti'nin resmî adı olarak ilk kullanan Göktürk İmparatorluğu olmuştur. Göktürkler'in ilk dönemlerinde Türk sözü bir devlet adı olarak kullanılmışken, sonradan Türk milletini ifade için kullanılmaya başlanmıştır. Kelime, Göktürk kitabelerindeki "Türk Budun" yani "Türk Milleti" söyleyişi ile, Türk soyuna mensup olan bütün boylan ve topluluklarını ifade etmek üzere milli bir isim haline gelmiştir.
Türk adı önceleri, "Törük" şeklinde söylenirken, zamanla "Türük" ve sonuçta da "Türk" şeklini almıştır. Özellikle Uygurlar çağından kalma belgeler, kelimenin "güç, kudret" anlamına geldiğini göstermektedir.

Türk adı, Çin'de (557-579), Bizans'ta (582), Arap (600'e doğru), Rus, Hint, Fars ve Avrupa kaynaklarında çeşitli şekillerde zaman zaman dile getirilmiştir.
İlk olarak "Turkhia" şeklinde Bizans kaynaklarında gördüğümüz "Türkiye" sözü de coğrafî bir isim olarak, değişik yüzyıllarda Türk milletinin yaşadığı coğrafyayı ifade için kullanılmıştır.

Türkiye sözü VI. yüzyılda Orta Asya için, IX. X. yüzyılda Volga'dan Orta Avrupa'ya kadar olan saha için, XIII. yüzyılda "Türk Kölemen (Memlûk) Devleti" zamanında Mısır ve Suriye için kullanılmıştır. Anadolu ise XII. yüzyıldan itibaren "Türkiye" olarak isimlendirilmiştir.

:::::::::::::::: 9 IŞIK ::::::::::::::::::::::::::



1 -Milliyetçilik
2 -Ülkücülük
3 -Ahlakçılık
4 -İlimcilik
5 -Toplumculuk
6 -Köycülük
7 -Hürriyetçilik Ve Şahsiyetçilik
8 -Gelişmecilik Ve Halkçılık
9 -Endüstri Ve Teknikçilik
VARLIĞINA, BİRLİĞİNE, YÜCELERİN EN YÜCESİ OLDUĞUNA İMAN ETTİĞİMİZ, ALTIMIZDA YAĞIZ YERİN, ÜSTÜMÜZDE YEDİ GÖĞÜN SAHİBİ OLDUĞUNA İMAN EDİP, İNANDIĞIMIZ, OL DEYİNCE OLDURAN, GÖNÜLLERİMİZİ İMAN NURU, TÜRKLÜK ŞUURU İLE DOLDURAN, ULULAR ULUSU, YÜCELERİN EN YÜCESİ ALLAH(C.C.)'IN ADINA AND OLSUN Kİ :

DİNİM, IRKIM, TÖREMİN BUYRUĞUNDA ÜLKÜCÜLER ORDUSUNUN RÜTBESİZ, ADSIZ ERLERİYİZ..ECDADIMIZIN BİZE EMANET ETTİĞİ HARSIMIZI, DİNİMİZİ, DİLİMİZİ, VATANIMIZI, BAYRAĞIMIZI CAN VE KAN PAHASINA DA OLSA KORUYACAĞIZ.ÜLKÜMÜZ HEDEFİNE VARINCAYA DEK: İSLAM AHLAK VE FAZİLETİNİ TÜRKLÜK GURUR VE ŞUURU İLE YÜRÜYECEĞİZ..BİZLERİ BU KUTLU YOLDAN DÖNDÜRMEK İÇİN ÖNÜMÜZE ÇIKAN HER ENGELİ AŞACAĞIZ! BEŞ BİN YILLIK GEÇMİŞİMİZDEN GÜÇ ALIP, YÜZYILLARIN ÖTESİNE VARACAĞIZ..ULU TANRI'NIN BUYRUĞU İLE, OĞUZ HAN'IN KURDUĞU BOZKURTLAR ORDUSUNUN ERLERİYİZ..SON NEFESİMİZİ, SON NEFERİMİZİ, SON DAMLA KANIMIZI VERENE KADAR, MİLLETİMİN DÜŞMANLARINI KARA YERE SERENE KADAR VURUŞACAĞIZ..ALLAH'Â, BAYRAĞA, VATAN'Â VE MİLLETE YEMİN OLSUN..ŞEHİTLERİM, GAZİLERİM VE BAŞBUĞ TÜRKEŞ'İM EMİN OLSUN..
BAŞARACAĞIZ.. BAŞARACAĞIZ.. BAŞARACAĞIZ..

TANRI TÜRK'Ü KORUSUN VE YÜCELTSİN..

25 Şubat 2009 Çarşamba

MERSİN MHP BÜYÜKŞEHİR PROJE AFİŞLERİ





















MHP Belediye Başkan Adayı, Meclis Üyesi, İl Genel Meclis Üye Listeleri

MHP Mersin Büyükşehir Belediye Başkan Adayı:


Mahmut TAT


MHP AKDENİZ BELEDİYE BAŞKAN ADAYI:


Mehmet Akif Çifçi



AKDENİZ BELEDİYE MECLİS ÜYELİĞİ:


1-Ali Yenilmez


2-Mehmet Orğün


3-


4-Levon Akça


5-Necmi Erdem


6-Haluk Gökçay


7-Ferda Er


8-Hüseyin Erkan Palamut


9-Nuri Duyar


10-Ali Günay


11-Gıyasettin Çelik


12-Rasim Karışmaz


13-Sami Yıldırım


14-Ahmet Akkız


15-Yaşar Kalegeri


16-Fevzi Kılıç


17-Meziyet Bekler


18-Mehmet Veysi Akyıldız


19-Mustafa Uzun


20-Sabah Gülbahar



21-Hüseyin Öz


22-Yusuf Korba


23-Cumali Gül


24-Hasan Dalgıç


25-Mustafa Bilen


26-Erkan Alkanalka


27-Volkan Kasaplı


KONTENJAN:


1-Adnan Saygılı


2-Semih Yetiker


3-Derya Çölçü Erdinç



AKDENİZ İL GENEL MECLİS ÜYELİĞİ:


1-Fahrettin Kılınç


2-Duran Ali Ersöz


3-Ahmet Bulut


4-İsmet Akgün


5-Mehmet Gürer Akalın


6-Şerif Mahmut Gülnar


MHP YENİŞEHİR BELEDİYE BAŞKAN ADAYI:


Av.Hasan Ahi


YENİŞEHİR BELEDİYE MECLİS ÜYELİĞİ:


1-Ali Kamış


2-Yusuf Asfuroğlu


3-Behice Nilgün Erdem


4-Ali Şahin Kalaycık


5-Mehmet Özsavran


6-Cemal Yazdıç


7-Eşref Tombak


8-Muhammet Can


9-Zeki Öztürk


10-A. Tayfur Akan


11-Atilla Dalkun


12-Mahmut Şeker


13-Ahmet Bülent Var


14-İsmet Dicle


15-Zeynep Çelik


16-Fuat Akbaş


17-Rabiha Nezihe Şahman


18-Ali Arsu


19-Taner Karakılınç


20-Nurten Sarı


21-Ahmet Akhan


22-Hüseyin Taşan


23-Metin Şekerer


24-Selahattin Çıtak


25-Celal Hançer


26-Ufuk Kuzucu


27-Abidin Yalçın Tüzün


KONTENJAN:


1-Rıza İbicek


2-Y.Orhan Nomer


3-Yücel Aslan


YENİŞEHİR İL GENEL MECLİS ÜYELİĞİ:


1-Doğan Türkmen


2-Halil Erol



3-İsmail Salim Varolun


4-Mahmut Sakallı


5-Uzeyir Öztürk


6-Ergun Sarıköse




MHP MEZİTLİ BELEDİYE BAŞKAN ADAYI:


Nuri Hocaoğlu



MEZİTLİ BELEDİYE MECLİS ÜYELİĞİ:



1-İsmail İnam

2-Yusuf Yazıcı


3-Fazlı Açık


4-Mustafa Safkan Kürk


5-Mehmet Aklan


6-Meryem Demirci


7-Fatma Aysel Mis


8-Abdulaziz Can


9-Mustafa Köç


10-Ali Sarı


11-Şerife Göksu


12-Erol Zihni Tuncer


13-Bilal Yeniçeri


14-Özcan Özbelli


15-Abdurrahman Uğurlu


16-Süleyman Köleli


17-Filiz Anlar


18-Suat Ünsal


19-Sabahattin Telli


20-Ahmet Ertürk


21-Lütfi Levent Tırak


22-Hüdaverdi Yüksel


23-Döne Gonca Altıok


24-Levent Gerdek


25-Mehmet Kocaoğlu


26-Serkan Akkoyuncu



KONTENJAN:


1-Mehmet Argün


2-Sündüz Fırat



3-Hülya Zehra Solmazer




MEZİTLİ İL GENEL MECLİS ÜYELİĞİ:



1-Ali Özer


2-Ahmet Şenayar


3-Kuzey Acarbaş


4-Tahsin Bahar


5-Mehmet Ali Şahin


6-Şakir Yeni



MHP TOROSLAR BELEDİYE BAŞKAN ADAYI:


Hamit Tuna


TOROSLAR BELEDİYE MECLİS ÜYELİĞİ:


1-Saffet Sucu


2-Nevzat Gilik


3-Kıyas Uslu


4-Timur Men


5-Şahin Işık


6-Ahmet Kılıç


7-Mehmet Çivi


8-Fevzi Arık


9-Haluk Mutluay


10-Mustafa Düzmekaroğlu


11-Salih Özkan


12-Talat Tutkun


13-Abdullah Yardım


14-Ahmet Hocaoğlu


15-Durmuş Er


16-Metin Şirinoğlu


17-Mehmet Gögen


18-Ali Akın


19-Mehmet Tatlı


20-Hanifi Sarı


21-Mehmet Aktürk


22-Bilal Candan


23-Mehmet Aplay


24-Salman Yuca


25-Süleyman Buko


26-Arif Albayrak


27-Ali Baykuş



KONTENJAN:


1-Hikmet Koç


2-Ömer Bilgin


3-Salim Gökçel



TOROSLAR İL GENEL MECLİS ÜYELİĞİ:


1-İlhan Çokgün


2-İshak İçel


3-İlksen Sorguç Dinçer


4-Şuayip Kırmızı


5-Ahmet Özcan


6-Nihat Budak


7-Ahmet Yıldız


GENEL SEÇİMLERİNDE PARTİLERİNİ MERSİN'DE 1. PARTİ YAPAN MERSİN HALKINA TEŞEKKÜRLER

O Gün Binlerce Kişi Bugüne de, Yarına da Sahip Çıktı. 2007 MİLLETVEKİLİ GENEL SEÇİMLERİNDE PARTİLERİNİ MERSİN'DE 1. PARTİ YAPAN MERSİN HALKINA TEŞEKKÜRLER… MHP, TBMM'NDE MERSİN'İN YANINDADIR…



22 Temmuz 2007 XXIII. Milletvekili Genel Seçimlerinde Milliyetçi Hareket Partisi Mersin genelinde birinci parti çıkmış, o zamanki büyükşehir sınırları içindeki oy oranını da artırmıştır.

Zamanın siyasi tablosu ve diğer illerde alınan sonuçlar göz önüne alındığında; Mersin olaylara ve zihinlerin olaylara bakışına etki eden faktörlere farklı baktığını göstermiş, Türkiye'ye farklı bir pencerenin daha var olduğunu ifade etmeye çalışmıştır.

Mersin'in bu çıkışı ve sonu olmayan tartışmalardan uzak durmaya çalışıp ufkunu araması mutlaka Marmara-Çukurova ekseninde orta vadede bir denge değişimine yol açacaktır. Mersin'in bu çıkışına kısa vadede ülke çapında bir anlam verilemeyebilir, yorumlanamayabilir fakat Mersin doğruları savunup kavga olan yerlerden uzak durmaya devam ettikçe pırıltısı artık göz ardı edilemeyecek hale gelecektir.

Bu açıdan Mersin, MHP Genel Merkezi tarafından da hak ettiği önemi alacak, kaynakların amaçlarına uygun olarak kullanıldığı, insana insan önemi verildiği temiz bir ortama kavuşturulacaktır.

Ekmek Fabrikası Seçimden Önce Açıldı, Seçimden Sonra Kapandı. UCUZ EKMEĞE MUHTAÇ EDİLEN İNSAN BİZİM…

Önce halkı ucuz ekmeğe muhtaç hale getirdiniz, şimdi de ucuz ekmek dağıtarak oy peşindesiniz!…

Temel gıda maddesi olan ekmek siyasi malzeme haline getirilmiştir. Ekmek ile siyaset yapmak en kolay ve ucuz siyasettir. Ekmek fiyatlarının yükselmesine tedbir alabilecek hiçbir siyaset yapamayanlar, ancak seçimler yaklaştığında vatandaşın yanında imiş gibi görünebilmek için bu tür girişimlerde bulunurlar. Seçimler bittiğinde ise buna son verirler ya da hizmetin kalitesini düşürüp vatandaşı yine ortada bırakırlar. Mersin'de de yaşanan budur. Önceki seçimlere yaklaşıldığında açılıp sonrasında kapatılan ekmek fabrikası bu seçimlerde yine açılmıştır. Eleştirilerimizden sonra bir daha kapatılmayacağı söylemiştir. Bu yalana inanacak mıyız?

Bu söz bir yalandır çünkü serbest piyasanın ne olduğunu bilmeyen bir zihniyet etmiştir bu sözü. Sıcak odalardan, sıcak koltuklardan ahkam kesmektir bu söz. Belediyenin serbest piyasaya müdahalesi kısa vadede olumlu sonuç verse bile orta vadede kalite sorunlarını beraberinde getirebilir. Nitekim belediye ekmeği için kuyruklarda bekleyenlerin vaziyeti ortadadır. Dağıtım noktaları bile bir planlama anlayışından mahrumdur.

Bunlardan önemlisi, vatandaşı ucuz ekmeğe muhtaç hale getirenlerin çıkıp ekmek mücadelesi etmeye kalkışmalarında bir anlam vardır. Mutlaka ki bunda bir çıkar gütmektedirler. Fakir ülkelere ekmek yardımı yapmak anlaşılabilir bir durumdur çünkü oraların yönetimleri düzgün yönetim yapmıyorlardır, halkın geleceği için tedbirler almıyorlar, planlamalar yapmıyorlar, halklarına gelecekte ne gibi alanlara yönelmeleri gerektiğini anlatmıyorlardır ya da ülke kaynakları zayıftır ve dolayısıyla insanlar sadece bugün karınlarını doyurabilmenin yollarını aramak zorundadırlar. Mersin'de de durum aynı mıdır yoksa?

Esas olan, piyasanın tüketiciyi istismar edecek pozisyona geçmesini engellemek ve hatta vatandaşın ucuz ekmeğe muhtaç hale gelmesini önlemek olmalıdır. Durumu çok zor olan aileler için ise bu hizmet her zaman ve sürekli yerine getirilmelidir, dört senelik kesintiler olmamalıdır.

Çöp Sorunu Çözülmüyor, Siyasi Pazarlıklara Konu Ediliyor. MAĞDUR OLAN TOROSLAR HALKI BİZİM…

9 sene çöpü kaldırmamak için gereksiz kavgalar çıkardınız, şimdi de AKP'den yardım isteyip hükümet baskısıyla inadınızı gerçekleştirmek, oy avcılığı yapmak peşindesiniz!…

Yıllardır bir çöp kavgası Mersin'deki her işin ilk belirleyicisi olmuştur. Mersin fikir farklılıkları temelinde değil, ilgili yeni çöp alanının yerini isteyenler ve istemeyenler olarak ikiye bölünmüştür. Hatta karşı çıkanlar arasında, başka konularda Belediyeye yakın görüşlere sahip olanlar bile "siz onlardansınız" denip dışlanmıştır. Sonuçta aynı masada oturamayan insanlar haline getirildik.

Bunun tek sorumlusu Sayın Macit Özcan ve yanındaki birkaç "zeki" kişidir. Büyükşehir Belediyesinin "en doğrusunu bir tek ben bilirim" anlayışıyla yürüttüğü diğer işlere bakacak olursak, çöp sorunu adı altında anılan katı atık depolama alanının yeri ile ilgili tartışmalarda hiçbir şekilde Mersinlilerin dikkate alınmadığını görürüz. İki dönemlik iktidarları boyunca masaya oturup alternatifler aramak yerine bir dikte üzerinde direnmekle Toroslar ilçesi halkını asıl mağdur eden taraf olmuşlardır.

Sorun bilerek ve isteyerek o kadar karmaşık hale getirilmiştir ki, Mersinlilerin kendileriyle görüşmeyenler AKP'nin medyatik bakanı ile bir masaya oturup bu konu üzerinde siyasi pazarlıklar yapmışlardır. Bir çöpün yeri için bu kadar kavga edenler, bir havaalanının yeri için hiçbir fikir ortaya atmamaktadırlar. Nasıl bir "görev" dağılımı yaptılar aralarında acaba?

Hiç kimse çöpün Toroslar'dan kaldırılmasına karşı değildir. Karşı gelinen husus, yapılan sistemin bilimsel olmaması, potansiyellerin değerlendirilmemesi, yeni sorunların ortaya çıkarılmasıdır, yani Mersin'in daha büyük, altından kalkılamayacak ve çok daha pahalı yeni sorunlarla beceriksiz bir şekilde tanıştırılmasıdır. Oysa atıkların bertarafı ve geri kazanılması ile ilgili düşünceler dikkate alınsaydı, çöp sistemimizde hem bir istihdam hem de bir gelir yaratılabilirdi. Çöpün yerini Mersinliler belirleseydi, hiç kimse mağdur olmazdı. Kendimiz ortaklaşa karar verdiğimiz için de, gelecekte ortaya çıkabilecek sorun ve maliyetleri ayrıntılarıyla bilecektik.

Bugün ise yeni çöp toplama tesisi söylendiğinin aksine düzenli depolama değil, yine vahşi atık alanıdır. Tek farkı, bir büyük çukur içinde olmasıdır. Asıl önemlisi ise, mahkeme kararına aykırı davranarak işletilmektedir. Bilimsel ve dünyada uygulanan yöntemlerle hiçbir alakası yoktur. Yani, yalanın içinde yalan döndürülmekte, vatandaşın kafası karıştırılmak istenmektedir.

İtirazlar neticesi yargıya taşınmış olan sorun, Büyükşehir Belediyesinin aynı masaya oturmaması yüzünden Toroslar halkının çilesi olmuştur. Halbuki aynı masaya oturmakta hiç kimsenin maddi bir kazancı yoktur. Aksine, itirazlar Mersin'e duyulan sevgiden kaynaklanmaktadır. Hiç kimsenin tasvip etmediği işi yapmakla, her gün o işin yanından geçerken üzerimizde ne gibi bir psikolojik baskı oluşturulmaya çalışılmaktadır? Biz birlikte yaptığımız, her köşesinde gurur duyacağımız işlerin olduğu bir Mersin istiyoruz. Baskıcı ve zorba diktaların siyasetlerini hatırlatan, her gün bize maddi ve manevi zararlar veren, gelecek için yaptığımız planlarda elimizi kolumuzu bağlayan işler görmek istemiyoruz. Hata yaptığında hatasını kabul eden, inatlaşmayan bir yönetim istiyoruz.

CHP ve AKP Liderleri Mahkeme Sonuçlanmadan Çöpü Çözdük Dediler. MERSİN'İN KAYBI 42 TRİLYON… ilanımızı inceleyiniz.

Kent Yatırımları Sadece Şehir Merkezine Yapılıyor. ÇAY DA BİZİM ÇİLEK DE BİZİM...

Bütçenin tamamını kentin belli yerlerine harcayacaksınız, seçim yaklaşınca da buraları gösterip kendinizi bir iş yapmış gibi göstereceksiniz!…

Mersin'in bugün en övündüğü belediye yatırımı, sahil parkıdır. Gelen her misafire orası gezdirilmekte, Mersin'in değil belediyenin reklamı yapılmaktadır. Gelen misafir başkaca fazla bir yer gezdirilmediği için, gezdirmeye yüzleri olmadığı için Mersin'i küçük bir şehir zannedip "güzel yapmışsınız, aferin" demektedir. Bir aferin almak için diğer mahallelerimiz göz ardı edilmiştir. Öyle olmasaydı, sahil parkı inşaatının bittiği günden bu yana diğer mahallelerimizde de bugün birer aferin alacak yerlerimiz olurdu. Var mıdır?

Sahil parkının oldukça gösterişli ve faydalı olduğu doğrudur. Biz sahil parkının yapımında büyük yanlışların olduğunu da biliyoruz fakat sonradan telafi edilebilecek olan bu yanlışlarla değil, bilakis bizi bugün yöneten zihniyete dikkat çekmek istiyoruz.

Bugün kanunun emirleri gereği yeşil alan olarak ayrılması gereken yerler rant kaynağına çevrilmiş, mahalleler beton yığınları haline, yollar çukur ve çatlaklar haline dönüştürülmüştür. Çünkü sahil parkını yapan zihniyetin aslında bir hizmet etme güdüsü yoktur. Sadece ve sadece görüntü derdindedirler. Yaptırdıkları işleri denetleyecek bir anlayışa dahi sahip değildirler ya da denetleyecek bir güçleri, bir yaptırımları olmadığını kendileri de bilmektedirler.

Sahil parkı bir gün yerine iki günde bitseydi de, artan bütçe ile diğer mahallelerimize birtakım tesisler açılsaydı ne olurdu? Oralara da benzeri parklar yapıp vatandaşı rahatlatsalardı ne olurdu? Bu tesislerden dolayı hareketlenecek yerlerde arsa fiyatlarında oluşacak değişmeler göz önüne alındığında, bugünkü yönetimin ne yapmak istediği ile ilgili büyük endişeler mevcuttur. Bu konuda sayfalar dolusu konuşmalar yapılabilir. Kentsel dönüşüm konusunda da çöp örneğinde olduğu gibi inatlaşması, kimseyi sürece dahil etmemesi ya da hiçbir projesi olmaması fakat bugün TOKİ ile işbirliği yapması endişeleri kat ve kat artırmıştır. Fakat biz biliyoruz ki, Mersin ile ilgili hiçbir projeleri yoktur, proje olarak anlattıkları belediye hizmetleridir, bu hizmetleri de çağdışı yöntemlerle, Mersinlileri dışlayarak ve kendi faydalarına olan şekillerde uygulayarak ya da kendi faydaları için uygun zamanı kollayarak yürütmektedirler.

Lütfen, kentsel dönüşüm anlayışımızı tekrar inceleyiniz. Kentsel dönüşüm anlayışımız bugünlere kadar ilgili birçok uzmanın görüşleriyle hazırlanmış durumdadır ve uygulamada da şeffaf, tüm Mersinli aktörlerin dahil olacağı bir gelecek için Mersin'in başka alternatifi olmayan bir zemine oturtulmuştur. Proje budur.


Tulumba Köprüsü Mahkeme Kararına Rağmen Yıkılmıyor. ORADA ÖLEN CANLAR BİZİM…

Yapılması tartışılırken alelacele inşaatını bitireceksin, kazalar ve yiten canlar yanlış iş olduğunu kanıtladığı halde, masraf olur diye yıkmayacaksın!…

Cumhuriyet, Pirireis ve Palmiye Mahallelerinin kesiştiği noktada GMK Bulvarı üzerine kurulu Tulumba Köprüsü başta olmak üzere kentteki benzer köprüler ve hatta Mersin'de çokça kullanılan kavşak sistemleri modern kent olmaktan bahseden herkesin utanması gereken yerlerdir. Sadece trafik aksın, tıkanmasın diye oluşturulan bu sistemlerin trafiğe bir faydası olmadığı gibi, ölümlerle neticelenen kazalara sebep olması ve bunun hala daha savunuluyor olması, yıkım maliyetlerinin bahane edilmesi aklın alacağı bir durum değildir.

Kentin trafik sorunu böyle mi çözülür? Biz bu köprülerin üzerinden geçerken korku dolu dakikalar geçirmek zorunda mıyız? Altından geçerken kafamıza otomobil ya da kamyon düşücek endişesi taşımak zorunda mıyız?

Eleştirilere yanıt ancak Tulumba Köprüsünün üzerine ışıklar döşemek olmuştu. Bu bir tedbir midir? Kazalar devam edince altındaki kavşağı her yöne açtılar ve köprünün bir fonksiyonu kalmadı. Biz her şeyi canlarımızı vererek mi öğreneceğiz? Bu köprünün bir fonksiyonu kalmadığı halde neden yıkılmaz? Ölümle sonuçlanmayan kazalardaki maddi zararlar bile bu köprünün yıkılması gerektiğine delildir; kaldı ki, ölen canların hesabı da olmaz.

Tulumba Köprüsü Mersin'de bugünkü yönetimin bir beceriksizlik abidesidir. İnsanlarına verdiği kıymetin timsalidir. Mahalleleri bölerek, insanlarına karşı yürüttüğü küstahlığın bir delilidir. Etrafındaki alanı köreltmek yoluyla vatandaşın mal ve mülklerini, yıllarını vererek kurdukları işlerini ne kadar ciddiye aldığını gösteren bir büyük görüntüdür. Ciddiyetsizliklerinin heykelidir.

Tüm eleştirilerimizi incelerseniz, görürsünüz ki hem bugünkü yönetim hem de bugünkü hükümet hukuk devleti ilkesini de çiğnemekte ve yerelde neredeyse hiç kimse buna itiraz etmemektedir. Mahkeme kararları hem bu iktidar için hem de bu hükümet için hiçbir anlam ifade etmemektedir. Bunda bir ince anlam vardır. Tulumba Köprüsü bu art niyetin en belirgin olarak ortaya çıktığı yerdir çünkü burada yönetim de dahil olmak üzere faydalı bir iş yapılmış olduğunu söyleyen yoktur ama mahkeme kararını yerine getiren de yoktur. Bunun anlamı, bütün işlerde hukukun çiğnenmesinin bir politika haline gelmiş olduğudur. Yani, yarın başınıza bir iş geldiğinde hakkınızı arayacak bir yer, bir kurum bulamayacaksınız. Hukuk hakkınızı verse bile, hakkınızı teslim alamayacaksınız. Bu bakımdan da, bu seçimlerde kullanacağımız oyların önemi artmaktadır.

Dolgu Alanları Üzerine Binalar Dikilip Rant Sağlanıyor. KAMU ALANI OLAN BU SAHİL BİZİM…

Dünyada kavgası verilen ve kimsenin çivi bile çakamadığı dolgu alanlarına binalar dikeceksin, herkesin hakkı olan bu yerleri belediye olarak dilediğin gibi kullanacaksın!…

Denizin doldurulup park haline getirilmesiyle ortaya çıkan boş alanlara özellikle Kongre Merkezi adı verilen bina olmak üzere yapılan yapılaşmaları ancak geri kalmış ülkelerin projesiz kentlerinde görebilirsiniz. Projeleri olmadığı için ihtiyaç duyulan binaları buralara kurarlar. Maliyeti de olmadığı için çok kârlı bir iştir böyle yapmak. Nasılsa bedava arazi. Ancak, o arazi hepimize ait bir arazi.

Trafik yükünü artırmayacak, herkesin kolayca ulaşabileceği ve oraya varıldığında da kentin tüm nimetlerine kolayca ulaşılabilecek bir yerde kurulması gereken bu tür tesislerin kentin en uç noktasına, hem de iki tarafı ölü olan (batısı liman, güneyi deniz) bir yere kurulması ve bunu da bir gurur meselesi yapmanın nasıl bir fayda olduğu ise apayrı bir tartışma konusudur.

Bir proje dahilinde kente değer yaratacak, kentin bütününden kopmaya başlayan yerleri canlandıracak noktalara inşa edilmesi gereken benzer amaçlı yapılar kesinlikle trafik yükü olan yerlere ve uzak noktalara kurulmamalıdır. Bu binanın yapımı da Büyükşehir Belediyesinin "herşeyi en iyi ben bilirim" edasıyla kimseye danışılmadan gerçekleştirilmiştir. Altı kayalardan ibaret olduğu için en ufak bir yer sarsıntısında ciddi hasar görecek olan bu yapının nasıl bir can güvenliği olabilir? Bu nasıl bir 'kente tesis kazandırma' anlayışıdır?

Öte yandan, önce yıkılıp eski işletmecileri uzaklaştırılan, sonra da belli kişilerin işletmesine geri devredilen yerler için kamuoyu belli standartları şart koşacakları söylenerek ikna edilmişti. Ne idi bu şartlar? Küçük olacaklar, birbirlerine benzeyecekler, ilave inşaatlara izin verilmeyecek vesaire. Bugün geldiğimiz noktada bu işletmeler iyice genişlemişler, yayılmışlardır. Mersinlilerin hem bu faaliyetler ile elde edilen kazancı hem de bu kazancın nerelere harcandığını bilmeye hakları vardır çünkü bu araziler Mersinli vatandaşların arazileridir. Biz, kanunların gösterdiği yapı şartlarına uygun olarak kurulan bu işletmelere değil, belediyenin bunları yönetme biçimine karşı durmaktayız. Bu işletmelerin aşırı gelişip çevre esnafı mağdur etmemeleri, diğer kent potansiyellerine karşı baskın duruma gelmemeleri de gerekir.

Öğrenci Bursu Seçim Propagandası Olarak Kullanılıyor. SADECE SEÇİMLERDE HATIRLANAN BU GENÇLER BİZİM…

Bugüne kadar izin verilmemişti diyeceksin, seçimler yaklaştığında ise şu kadar, bu kadar burs verdik diye reklam yapacaksın!...

Bizim ahlakımızda edilen yardımı ulu orta beyan etmek yoktur. Yaptığı yardımı reklam edenlerin başka ahlaklara sahip olduğu kanaatinin oluşması kadar doğal bir şey olamaz. Üstelik, yapılan yardım halkın parası ile yapılan yardımdır. Bununla ne kastedilmek istenmiş olabilir? "Biz sizin paralarınızla faydalı işler yapıyoruz" denmek istenmiş olabilir.

Gerçekten de imkanları olmayan üniversiteli gençler görmeyi hiçbirimiz istemez. Ancak, bir belediye kentteki herkesle kavgalı durumdaysa ve böyle bir yardım yapıp reklam ediyorsa, bunda bir acizlik vardır. Eğitime burs kaynakları yaratmak iradeli bir belediyenin yapabileceği en kolay işlerdendir. Belli bir limite kadar bu imkanları çıkarabilir. Kent ve kentlilerle kucaklaşıp bu işin önemli bir kısmını hedefe ulaştırabilir. Her öğrenciye güç yetmeyebilir fakat önemli bir kısmına ulaşabilir. Bu şekilde geri kalanlar için diğer kent mekanızmaları bir sinerjinin içine sokulmuş olur.

Fakat bugünkü Büyükşehir Belediyesinin hiçbir projesi olmadığı için, bu konu da seçim malzemesine dönüşmüştür. Eleştirilerimizden sonra ise ne açıklamalarda bulundular? Dediler ki "biz ancak izin alabildik". Buna verilebilecek bir cevap yoktur çünkü bu sözün bir ciddiyeti yoktur. Projeleri olsaydı, bugün burs mekanizmaları kentte saat gibi kusursuz çalışıyor olurdu. Fakat zihniyetleri farklı olduğu için, bizlere birer teba muamelesi yapmakta ve bizler yokmuşuz gibi bizi yönetmeye çalışmaktadırlar. Bugün kimse belediyenin burs çağrısını reddetmez fakat burs işini bir siyaset malzemesi yapmayı kafalarına koydukları için ve kent ile kucaklaşmayı, kentlilerle barışık olmayı asla düşünmedikleri için, kente hizmet yapmak, hizmet yaparken vatandaşla kucaklaşmak gibi bir düşünceleri asla bulunmadığı için, öğrenci burslarına el koymaya, onları kullanmaya kalkmışlardır.

Sonra ne oldu? Kendi Genel Başkanları Sayın Deniz Baykal belediyelerin öğrenci bursu vermelerini engellemek için teklif sundu. Bu nasıl bir rezalettir? Demek ki, sen CHP'nin değil, AKP'nin belediyesisin. İşte, kendin tescil ettin. "Burs için izin almaya çalışıyorduk. Ancak izin çıktı." derken yalan söyledin. Bu bir izin değildi, AKP'nin oy siyasetiydi. Sen, AKP'nin siyasetine paralel iş yaptın. Sen CHP'li değil, AKP'lisin. Sen hep güçlünün yanındasın. Kendi insanlarının yanında değilsin. Alçak gönüllü değilsin. İnsanların gururları ile oynayarak mevki elde etmeye çalışacak kadar dar görüşlüsün.

Oysa bu Mersin'de pekala da yönetmeliklere uygun şekilde, hükümet iznine gerek duymadan nice insan sessiz sedasız burslar vermektedir. Burs vermek maharetse, yıllardır zaten burs vermekte olan insanlara makamlarını terk edebilirler. Buna yetkileri vardır.

Belediye Bütçesi 502 Trilyon. HALKTAN ALDIĞINI HALKA VERECEKSİN…

Belediyelerin bütçesi, devletin topladığı vergilerin belde büyüklüklerine göre bölündüğü dilimlerden oluşur. Büyükşehir statüsüne ulaşan Mersin'in geçtiğimiz yılki bütçe payı Meski (Mersin Su ve Kanalizasyon İdaresi) dahil 502 trilyon (502 milyon TL)'dir. Yani 10 kere 502 trilyon. Yani 5 katrilyon. Bu belediye bütçelerini devlet, beldelerdeki yerel ihtiyaçları karşılayabilmeleri ve beldelerin canlı tutulması için belediyelere vermektedir. Diğer bir deyişle, bizlerin vergileri sorunlarımızı çözen hizmetler olarak bize geri dönmelidir ve bu hizmetlerin sıralaması en büyük, en sıkıntılı sorunlar başta tutulmak üzere yapılmalıdır. Mersin'de durum böyle midir?

Bu ilan çıktığında kamuoyunda ve siyasilerde yaşanan şaşkınlık, Büyükşehir Belediyesinin bizden gizli işler çevirdiğinin bir delilidir. Biz Mersinliler, ne kadar paranın nereye harcandığı ya da harcanacağı hakkında bilgilendirilmemekle kalmayıp, harcanan paranın ne kadar verimli ve etkin yatırımlara harcandığını da bilemiyoruz; kaldı ki, denetleyelim. Size göre en önemli sorunumuz nedir ve bu sorunu çözmek için iki dönemlik yönetim boyunca bir iş yapılmış mıdır? Hepimizin buna vereceği cevap aynıdır.

Bu mesajımıza Büyükşehir Belediyesinin ilk cevabı, bütçenin 502 trilyon olmadığı şeklinde olmuştur. Parti il başkanları ise bu bütçenin gerçekten 502 trilyon olup olmadığını araştıracağını açıklamış fakat daha sonra sessiz kalmayı tercih etmiştir.

Bu işte bir hile döndüğü ayan beyan ortaya çıkmıştır. Kendi kendilerini mağlup etmişlerdir. Zaten kendi kendilerini mağlup etmeye mahkumdurlar çünkü hiçbir projeleri yoktur. Bu parayla ne yapacaklarını bilemez durumdadırlar. Belediye koltuklarına oturup bu bütçenin idaresini ellerine aldıkları günden bu yana elleri kolları birbirine dolanmıştır. Bu bütçeye hakim olmak güç ister, kuvvetli bir irade ister, vatandaşla kucaklaşmak ister, şeffaf olmak ister, paylaşabilme cesareti ister, paylaştıkça halka geri dönüşünün temini için tedbirler alabilme yürekliliği ve cesareti ister.

ABD Başkanı Bush ilk açıklamalarında 30 milyar dolar ile krizi aşabileceklerini söyledi. Fakat bugünkü Büyükşehir Belediyemiz 10 yıllık bütçesine karşılık gelen bu para ile asfalt üçüncüsü ancak olabiliyor, Tulumba Köprüsünü yıkamıyor, burs vermek için kaynak yaratamıyor, su deposu ancak yapabiliyor, arıtma tesisi yapmak için kredi almayı maharet zannediyor, iş imkanları oluşturacak projeler üretemiyor, birkaç tane otobüs alınca zafer çığlıkları atıyor.

Sevgili Mersinliler, size ait olan bu bütçeye sahip çıkınız. Size faydası olacak işlerde kuruşuna kadar harcanacak olan bu bütçeyi alınız.

Sizlerin kendi paranıza sahip çıkacağınızı bildiği için Büyükşehir Belediyesi bu ilanımızı billboard'lara astırmadı. Demokrat olduğunu söyleyen bir başkan demokratik bir ülkede rakip siyasi partinin halka ulaşmasına engel oldu ve gerçek yüzü ortaya çıktı.

Ankara'da bir Ermiş Mersin'i de İstermiş. YOLUMUZA TAŞ KOYMA, BİZ BİZE YETERİZ…

Sayın Başbakanımızın bazı illerin belediyelerini kesinlikle almak istediğini hepimiz biliyoruz. Bunlardan biri de Mersin. Sıkça tekrarladıkları iller arasında Mersin bulunmasa bile yardımcısı olan medyatik bakanını özel olarak bu işle görevlendirdiğini inkar eden yok. Sayın bakan görevi gereği sanayicilerimizin sorunlarını aşmak için hele bu kriz ortamında bir ilden başka ile yoğun bir program yürütmesi gerekirken, Mersin'in köylerinde geziyor, gülüyor. Eğlendiği ve mutlu olduğu da mimiklerinden anlaşılıyor. Bizim gülecek halimiz mi var?

Sayın başbakan orayı burayı isteyen emirler dağıtırken mutlaka ki kendi parti teşkilatındaki iyi niyetli insanları nasıl bir baskı altına aldığının farkında mıdır? Bu baskı altında ne gibi hatalar yapabileceklerinin, vatandaşın gururunu istemeden nasıl rencide edebileceklerinin farkında mıdır? Türkiye hükümet olarak AKP'yi görmek istemiştir. Yerelde ise farklı tercihler vardır. Bu tercihlere saygınız yoksa hükümetinize saygı duyulmasını nasıl bekleyebiliyorsunuz?

Sayın hükümet üyelerini biz, ülke menfaatlerini yerine getirmek için çalışırken görmek istiyoruz. Onlar çalışırsa, yerelde de sorunların çözülmesi için mesafe katetmek mümkün olacaktır. Fakat onlar neredeyse nefes alışlarını bile siyaseten yapıyorlarsa, yerellerde üzerlerine düşen görevleri yerine getirdiklerini söylemeye hakları yoktur. Kendi belediyelerini rahatlatmak ya da korumak amacıyla diğer belediyelere zorluklar çıkarıyorlarsa, olmadık gelişmelere imza atıyorlarsa, gelip burada bir kelime etmeye hakları yoktur. Mersin onlara Dengir Mir Mehmet Fırat gibi bir milletvekili kazandırdı. O ne yaptı? Kendi şirketine sahip çıkamadı, pis işlere adı karıştı. Bir suçu olmasa bile "şirketini yönetemeyen adam devleti nasıl yönetir?" diye bir soru gelmez mi akla? Mersin'i de alıp ne yapmak isterler acaba?

Medyatik bakanımız kendini ihracat rekortmeni ilan etti. Etti de, kendi mi ihracat yaptı? Ne bakanmış ki, binlerce sanayicinin yapamadığını o kendi başına yaptı. Limanı özelleştirdi. Limanın özelleştirilmesini istemeyen mi vardı? Limanın ne kadar verimli bir şekilde özelleştirilebileceğini tartıştıktan sonra mı özelleştirdi? Beş yaşında bir çocuğa da bakanlık verin, o da limanı özelleştirebilir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.

Mersin'i aldığınızda sorunlar çözülecek midir? Altında Recep Tayyip Erdoğan imzası olan balık çiftlikleri uzaya mı çıkacak, nükleer santral başkalaşım mı geçirecek? Kazanlı projesi bir gecede bitecek mi? Hem nükleer santralin hem de kuzeyimizdeki AKP belediyelerinin baskısıyla kurulmaya çalışılan barajın kurutacağı Göksu Nehri AKP belediyesi sayesinde mi dolup taşacak? Bütün bunların altında sizin imzanız yok mu? Şimdi Mersinlilere hangi umudu veriyorsunuz? Yoksa, bizleri susturup bunları kolayca gerçekleştirmek için mi Mersin'i istiyorsunuz? Yani, buraya baskı kurmaya mı geliyorsunuz? Yoksa, Mersin Limanı hakkında ABD'den aldığınız talimatlar mı vardır? Çünkü her defasında ABD'nin eşgüdümü ile hareket ettiğinizi ve edeceğinizi vurguluyorsunuz?

Beş sene sonra konuşacaklarımızı lütfen bugün konuşalım ve bitsin bu mesele. Yarın sizleri suçlar durumda bırakmayın bizi. Size düşen görev, bizlerin tercihlerine saygı gösterip yolumuzu açmaktır. Bizim Kazanlı projemiz hazırdır, havaalanını gerekli görecek altyapı düşüncesi de oluşmuştur. Bunlar gibi, limanın özelleştirilmesi gereğini sizden yıllar önce de konuşuyorduk zaten. Sadece, özelleştirme şartları hakkında ortak fikir oluşturmak için tartışıyorduk. Bu konularda sizlerin bize bir faydası olmaz. Siz, balık çiftliklerini, nükleer santrali, barajı ve diğer engelleri lütfen ortadan kaldırın. Gerisini biz yapmak için zaten hazırız. Dışarıdan bir müdahale, bir başka tür planlar istemiyoruz. Mersinliler, Mersin'i kalkındıracak zekaya ve güce sahiptirler. Mersin'e faydalı olmak ve minnetle anılmak istiyorsanız, bize engeller çıkarmayı, bazılarımıza talimatlar vererek bizi bölmeyi bırakıp görevinizi yerine getirin ve önümüzü açın. Mağlup mevcut başkan ile pazarlıklar yapmayın. Milleti kargaşaya, plansızlığa ve sefalete sürüklemeyin.

CHP ve AKP Liderleri Mahkeme Sonuçlanmadan Çöpü Çözdük Dediler. MERSİN'İN KAYBI 42 TRİLYON…

Daha önceki "Çöp Sorunu Çözülmüyor, Siyasi Pazarlıklara Konu Ediliyor. MAĞDUR OLAN TOROSLAR HALKI BİZİM…" ilanımızda bahsi geçen Mersin'in çöp sorunu, Büyükşehir Belediyesinin, açılmış mahkemelerin sonucunu beklemeden harekete geçmesi nedeniyle içinden çıkılmaz bir hale gelmiştir. Kendi başlarına belirledikleri yeni çöp alanının inşasına başlandı, tamamlandı ve hizmete alındı ve görülmemiş bir süratle bütün bu işleri gerçekleştirdiler (demek isteyince oluyormuş). Bundaki amaç, yaklaşan seçimlerde Toroslar halkından oy almaktı. "Biz her türlü engellemeye karşı sizin için mücadele ettik ve sizi çöp sıkıntısından kurtardık" demek istediler. Bundan telaşlanan AKP ile karşılıklı açıklama yarışına girdiler. Biri dedi "çöpü ben çözdüm", diğeri dedi "hayır, çöpü ben çözdüm". Halbuki ortada çözülen bir şey olmadığı gibi, Mersin'in sırtına bindirilen ağır ve yeni bir yük vardır. Ondan da önemlisi, çiğnenen hukuk devleti ilkesi vardır. Çünkü yeni çöp toplama alanı ile ilgili mahkeme süreci devam etmektedir. Büyükşehir Belediyesinin itirazları dinlemeyip inatlaşması yüzünden uzayan mahkeme nedeniyle seçim arefesinde çöp alanının inşası hızlandırılmış ve mahkeme bitmeden faaliyete geçirilmiştir. Bu durumu ancak yürütme erkini elinde tutan AKP ile anlaşarak sağlayabilirlerdi ve öyle de yaptılar çünkü mahkemesi süren bir yatırım yapılamaz. Tarafsız bir hükümet ve onun yerel yöneticileri bu duruma izin vermez. Nitekim Danıştay Daireler Kurulu bu yürütmeyi durdurma kararı almıştır. Bu kararı dinleyen var mıdır? Yoktur. AKP ve Sayın Macit Özcan ile yanındaki birkaç kişi hukuku çiğnemeye, yürütmeyi durdurma kararına rağmen hukuk dışı işlemler yapmaya devam etmektedirler.

Sevgili Mersinliler, biliniz ki bugün ne yaparlarsa yapsınlar, 42 trilyona mal olan bu yeni çöp alanı mahkeme kararı nedeniyle yarın mutlaka kapatılacaktır. 42 trilyon boşa gideceği gibi, bir de çöpü nereye dökeceğimiz konusunda bir çıkmaza gireceğiz. Üstelik, aktarma istasyonları, bertaraf tesisi, geri dönüşüm çalışmaları gibi yapılması gereken işlerin de gerçekleştirilmesi mümkün olmayacaktır. İşte AKP ve Büyükşehir Belediyesinin önce işbirliği yapıp sonra da birbirlerine sataştıkları, "biz çözdük" dedikleri iş, bundan ibarettir. Yani, her ikisi de "biz çözdük" derken aslında "oyları biz aldık" demek istemektedirler. Ortada çözülen hiçbir şey olmadığı gibi, teknik anlamda bir sorunlar yumağını bizlere ve çocuklarımıza armağan etmişlerdir. Kendilerini, bu kadar basit bir işi yüzlerine gözlerine bulaştırdıktan sonra ak süt gibi temiz görünme cesaretini gösterebilmiş olmalarından ötürü tebrik etmek gerekir.

Mersin, Mersin'i Sahiplenenlerindir. BİZİMLE MİSİN?

Biz, ilanlarımızla sizlere Mersin'de temel olarak ne gibi sorun ve şikayetler olduğunu anlatmaya çalıştık. Bunların dışında birçok başka sorunların da var olduğunu çoğumuz bilmekteyiz. Fakat biz vaktimizi bu kadar çok problemi nasıl dillendireceğimize değil, ne yapmak istediğimizi anlatmaya harcamak istemekteyiz.

Yanınıza gelip "şunu yapacağım, bunu yapacağım" diyenler olacaktır. Sizlere, önceki seçim çalışmalarında olduğu gibi bazı sözler verenler olacaktır. Lütfen, dikkat ediniz. "Ben yapacağım", "söz veriyorum" cümlelerine aldanmayınız. Biz genel seçim yoğunluğunun da araya girdiği son bir yıldır sürekli Mersin'in eksikleri, bütçe imkanları, halihazırdaki yapı dağılımı, müsait alanları üzerinde inceleme ve çalışmalar yaptık. Mersinliler olarak bunları zaten biliyorduk fakat bir araya geldiğimizde kullanacağımız ortak bir dil kurmak amacıyla yeniden bir değerlendirme içine girdik. Bir yandan da, proje ekiplerimiz mevcut projeleri fikir sahiplerinden son hallerini oluşturmalarını istedikten sonra, toplayıp derlediler. Bütün projelerimiz Mersin kaynaklıdır ve Mersinliler tarafından hazırlanmıştır. Biz, bütün projeleri kendi siyasi kişiliğimizden dolayı sahip olduğumuz devlet ile ilgili tecrübe ve bilgilerimiz ışığında yeniden ele alıp belirsizlikleri netleştirdik. Bu projelerin tümünü Mersin'deki halk dahil tüm aktörlerin katılımını sağlayarak harekete geçecek şekilde organize ettik. Büyük bir örgütlenme planı oluştu.

Bazı projelerimiz kısa sürede hayata geçirilebilir. Bazı projelerimiz için uzun süreli bir mücadele gerekecek çünkü devletin inisiyatifinde olan kimi durumları içlerinde barındırmaktadırlar. Bazıları ise süresiz devam edecek, bitişi olmayan, Mersin var oldukça devam edecek projelerdir. Bizim gayemiz, Mersin'de kim yaşıyorsa herkesin bilgisinden, arzularından, tecrübelerinden faydalanmak ve bu şekilde Mersinlilere ait bir Mersin ortaya çıkarmak. Çünkü geleceği birlikte kurmalıyız. Bunu öyle yapmalıyız ki, bizden sonra gelenler de geleceklerini birlikte kurmalılar ve bu artık böyle devam etmeli. Bir kişinin kararlarıyla halkın geleceği belirlenemez. Bir kişi her konuya vakıf olamaz. Herkes işlerin içinde olmalı ve her işi uzmanları organize etmeli ki, sağlıklı kararlar verebilelim. Bunun için herkesin Mersin'e sahiplenmesi gerekir. Eğer sahiplenmiyor, başka kişisel ve ticari amaçlar peşinde gidiyorsa, o kişinin bize faydası olmaz, zararı olur. Çünkü her yapılan işte, içinde başka gayeler saklı olan konuşmalar ortaya çıkar. Ayrıca, herkesin gerçekçi olması da gerekir. Gerçek dışı, gerçekleşmeyecek ya da şartlar ve imkanlara uygun olmayan fikirler bizleri ileriye götürmez, aksine konuşmamız gereken diğer önemli işlere ayıracağımız zamanı bizlerden çalar. Bizim ihtiyacımız olan en önemli faktör zamandır. Bir gün bile boşa harcanmamalıdır.

Bu açıdan, zannedildiğinden çok daha kuvvetli bir örgütlenme yapmak gerektiği ortaya çıktı. İşte o zaman, Atatürk'ün bize verdiği o görevin ucunu yakalamıştık. O görev, asla Mersin'i asfaltlamak, su deposu kurmak, hükümetle aynı görüşte olmak değildi. Mersin'in farklı bir yapısı olduğunu biliyoruz. Atatürk bize bunu aklımızdan çıkarmamamız gerektiğini söylemişti. Yani, her ne yapılacaksa Mersinlilerin kendileri yapmalıydı. Bu mesajı Mersin'in ayazını ve sıcağını yememiş olanlar anlayamaz. Bu mesajı Mersin'in köylerinde yaşamamış olanlar, çocuklukları ya da gençlikleri mahalle sokaklarında geçmemiş olanlar anlayamaz. O yüzdendir ki, Mersin'in tarihi farklıdır, siyasi eğilimleri ülke genelindeki oy dağılımından farklıdır. Mersin'e dışarıdan gelecek fikirler monte edilemez. O yüzden de, nükleer santrali Mersin'e kurmaya karar vermişlerdir çünkü nükleer santral hem dışarıdan gelip buraya yerleşebilmenin bir yoludur hem de bugün şu saatte kendilerine en az zarar verecek yerdir. Dağlarla çevrilidir ve bir sıkıntı olduğunda sadece Mersin ve Hatay'a kadar ulaşan bir alan zarar görecektir. Mersin'in kaynaklarını ne kadar sömürseler o kadar kârlı çıkacaklardır. Mersinlilerin kafası o kadar karıştırılmalıdır ki, Amerikan askerleri limandan içeri girdiğinde kimsenin ruhu duymasın ya da bir söz edecek cesareti olmasın. Öyle bir ortam oluşturmalı ki, iktidar ve beceriksiz yerel yöneticiler işbirliği yapabilsin, bizi uyutup diledikleri gibi Mersin'in kaynaklarına sahip olsunlar. Öyle bir işbirliği olsun ki, kendileri için uygun gördükleri zaman Mersin'in potansiyellerini devreye alsınlar.

İşte o yüzden Mersin, Mersin'i sahiplenenlerindir. Atatürk bize bunu söylemişti. Atatürk bugün yaşadıklarımızı önceden biliyordu çünkü tarih boyunca böyle olmuştu. O yüzden hükümetler Mersin'in geri kalmasına göz yummuşlardır. O yüzden bizler Mersin'in tarihini fazla bilmiyoruz çünkü araştırılmasını istemiyorlar, araştıranları göz ardı ediyorlar. O yüzden bugün de Sayın Başbakan Mersin'i turizm bölgesi ilan edip her ilden daha canlı yapacağına söz vermiştir ama sözünü tutmamış, önümüze engeller koymuştur. Aslında o niyetinden vazgeçmiş değildir ama bize yem atmaktadır ve demek istemektedir ki "yaparım ama siz bana tabi olursanız". Sayın Başbakan, burada borsa oyunu oynamıyoruz ki bütün kareleri ele geçiresiniz. Halkımız aç, sefil, sahipsiz ve bizi sizin bakanlarınız ve desteklediğiniz Belediye Başkanımız yönetiyor.

Biz, o yüzden Mersin'e sahip çıkan Mersinliler görmek istiyoruz. Siyasi kimliği ne olursa olsun, Mersin'i sahiplenen insanlarla beraber büyük bir Mersin kuracağız. Bugün yanımızda olmayıp diğer görüşlerde siyasi kimlik arayan samimi Mersinliler de bunun farkındadır ve mutlaka bir şeyler yapmak istiyorlardır. Fakat bilsinler ki, tarih değişmez. Bilsinler ki, gerçek değişmez. İşte nükleer santral, işte balık çiftlikleri. Daha başkalarının da buna eklenmesine engel olmak istiyorsanız, hükümetin değil, Mersin'in peşinden gidiniz. Adaylarını son gün açıklamakla siz aday adaylarının enerjilerini kendi siyasi amaçlarına kömür etmektedirler. Ankara'da olduğu gibi, kimin aday olacağı zaten onlar için karar verilmiş şeylerdir. Sadece, "ne kadar çok aday adayı olursa o kadar çok reklamımız olur" mantığındadırlar. Bu oyuna alet mi olacaksınız? Biz sizi Mersin için şu vazgeçilmez projeler etrafında birleşmeye ve Mersin'e sahip çıkmaya davet ediyoruz. Biz Mersin MHP olarak bir ilki yaptık, hem MHP Genel Merkezinde hem de diğer siyasi parti merkezlerinde takdirle karşılandık ve Türkiye'de önder olduk. Çünkü bu oyun, karşı tarafı da zor durumda bırakmaya yönelik bir bölücülük oyunudur. Bizleri birbirimize küstürüp bölmektedirler. Siyaset bu değildir. Bundan sonraki seçimlerde biliniz ki bütün bu oyunlar sona erecektir. Yeter ki, siz Mersinliler doğru bildiğinizi yapın, akıntıya kapılmayın.

İşsizliği Çözmek Zorundayız. NASIL?

Büyük versiyon için tıklayın
Mersin'in en büyük sorunu, işsizliktir. Hemen hemen bütün projelerimiz bu sorunun çözümünde etkin birer uygulamadırlar. Bir sonraki seri afişlerimizde açıklayacağımız işsizlikle mücadele örneklemelerimize bir giriş yapmak amacıyla hazırlanan bu afişte bir diğer amaç, insanlarımızda bir soru işareti uyandırmaktır. Hepimiz bu soruya takılmalıyız, düşünmeliyiz.

Biz sadece kendi projelerimizle yetinmemekte, bizlere herkesin yeni fikir getirmesini de istemekteyiz. Bir yıl boyunca geliştirip birbirlerine organize ve entegre ettiğimiz projelerimiz şu an için olgunlaşmış durumdadırlar ve bu yapı öyle bir yapıdır ki, diğer kurum ve kuruluşlara ait bildiğimiz başka projeler ile bütünleşebilir. Biz, yönetimimizde kentteki bütün projeleri işsizliği çözmeye yönelik olarak harekete geçireceğiz. Mersin'in üzerine çöken tozu silkeleyeceğiz.

Fakat bu yetmez. Mersin'de yaşayan her bireyin aklına ve görüşlerine ihtiyacımız vardır. Bin kişinin üreteceği çözüm önerileri ile milyon kişinin üretebileceği çözüm önerileri arasında mutlaka bir fark vardır. Az bir ilave potansiyel bile üretseler önemlidir. Bir insanımız bile bir geleceğe kavuşabilirse, bu çok önemli bir gelişmedir.

Bunun yanı sıra, yönetimimizde harekete geçirilecek olan projeler insanımızı temel aldığı için, insanlarımızın bu atağa hazır olmaları gerekir. Olmazlarsa belli bir zaman dilimi şimdiden kaybedilmiş olacaktır. Herkesin karamsarlıktan çıkıp ne yapılabileceği, kendisinin ne yapabileceği hakkında bir düşünce içine girmesi gerekir ki, yönetimimizde motivasyonla ilgili bir mesafeyi şimdiden katetmiş olalım. Özetle bu afişte, kendi düşüncelerimizden ziyade zihinleri harekete geçirmek gibi bir hedefimiz mevcuttu.

Mersin’in Ürünlerini İşleyen FABRİKALAR AÇACAĞIZ

Büyük versiyon için tıklayın
Mersin'in köylerinde üretilen ürünleri işleyen fabrikalar kuracağız. Mersin'e yatırım yapmak isteyen işletmecilerin önünü açacağız.

Mersin geçmişte portakal diyarı olarak bilinmekteydi. Şimdi ise portakal üretimimiz azaldığı gibi, satışını da yapacak bir planlama mevcut değil. Belediye, kentin önderi olarak sektörleri bir araya getirmek ve aralarında bağlar oluşturacak uzun vadeli projelerini ortaya koymak zorundadır. Buna Batı ülkelerinden örnek vermeye gerek yok çünkü onlar bu süreci yüzyıl önce tamamladılar ve hizmet veren kentler haline dönüştüler.

Mersin'de ürün çeşitliliği ve toprak verimi de yüksek. Fakat bunların organize edilip ana sektörlerin tespit edilmesinde de çok geç kalmış durumdayız. Toplu bir organizasyondan bahsedemediğimiz gibi, sektörel bazda da bir yapılanma düşüncesi mevcut değildir. Sadece portakal sektöründe son bir iki yılda, fındık tüketimini artırmak için yapılan çalışmalar örnek alınıp girişimlerde bulunuldu fakat dar bir kadro ile yapılan bu çalışmalarda, belediyenin kentin gelecek vizyonuna sahip olmaması yüzünden başarı sağlanamadı ve sağlanması da mümkün değildir. Emeklisi, ev kadını, işlisi, işsizi, sanayicisi, ihracatçısı, esnafı, yöneticisi, bankacısı, doktoru, avukatı, kentteki her bireyin katılımı ile söz hakkı ve karar yetkisi emanet edilen belediye başkanı hele büyükşehir başkanı ise, kendisine muhalif olsun olması herkes ile birlikte oturup kentin geleceğini çizmek zorundadır. Birkaç kurumun yapabileceği bir iş değildir; mutlaka belediyenin ev sahipliği ve kucaklayıcılığı ile yapılmalıdır çünkü halka karşı sorumlu olan, belediyedir.

Kırsal Dönüşüm projelerimizin de kapsamına giren faaliyetlerde biz tarımsal üretimleri organize edeceğiz. Verimli olmayan sektörlerden verimli sektörlere geçecek, çiftçilerimizi bu konuda bilinçlendireceğiz. Bu verimli sektörlerin neler olduğu, kentin toplumsal ihtiyaçlarına ve kentsel dönüşümün gereklerine göre belirlenmiştir. Ayrıca, rekabet koşulları da dikkate alınmıştır. Bunlar içinde Mersin'de fabrikası olmayan sektörlerde bu fabrikaların açılması için öncü olacağız. Bu fabrikalar aslında asıl hedef değil, asıl hedefin yolunu açacak bir yöntemdir. Diğer bir deyişle, mevcut ara sanayilerin gelişmesi, mevcut olmayan ara sanayilerin ise kurulması için birer temeldirler. Bütün bu fabrikalarda üretilen tüketim ürünlerini Mersinliler tüketecek çünkü nakliye maliyetleri düşük olacağı için raflarda ucuz fiyatlarla yerlerini alacaklar. Bu ürünleri Mersinli esnaflar satacak. Organizasyonu tamamlayıp ihracat imkanını yakaladığımızda, Mersinli ihracatçılar bu ürünleri yurt dışına satacak.

Her kim Mersin'de sanayicilik yapıyorsa ve her kim gelip Mersin'de fabrika açacaksa, onlara belediyenin yetkisindeki imkanları seferber edeceğiz ve sosyal katma değer üretmeleri için danışmanlık hizmeti verebileceğiz. Bu hizmeti verebileceğiz çünkü geleceğe dönük bir vizyon ve hedefimiz olacak. Burada önemli olan, cimrilik yapmak değil, paylaşıp üretimleri halka iş kapısı ve gelir kaynağı olarak geri döndürmektir. Bu faaliyetlerin belediyeye kırtasiye dışında hiçbir masrafı yoktur. Yatırım yapmak isteyenler Mersin'e hiçbir engel yaşamadan gelebilmelidir. Oysa bugün sadece yeni açılan çöpün yeri yüzünden bile Mersin'e yapacakları yatırımları iptal eden firmalar vardır.

Eğer size gelip belediyenin fabrika açamayacağını söyleyen olursa, biliniz ki bizim iddialarımızı çarpıtmaktadır ya da kendileri bu vizyona sahip değildir. Biz bütçe ile fabrikatör gibi fabrikalar açmayı değil, Mersin'e sanayinin toplanması, bu konuda organize olunması ve katma değer üretilip kentin kalitesinin artırılmasını planlamaktayız. Bu süreç içinde işsizlerimize, esnafımıza ve ihracatçımıza el uzatmış olacağız. İhtiyacımız olan, Mersin'in diğer şehirlere göre avantajlı olduğu sektörlerde çağrılarımıza yanıt bulamazsak, bu fabrikaları İmar İnşaat şirketi bünyesinde mutlaka kuracağız. Bu, büyük bir planlamadır ve dünyanın her gelişmiş kenti gibi Mersin de bunu bir an önce gerçekleştirmelidir. Aksi halde, insanlarımızın çalışmadığı, üretmediği, paranın dönmediği bir ortamda bugün icralarla malını mülkünü kaybeden Mersinlilerin faiz borçları, esnafımızın müşterisizliği er geç hepimizi bir batağa sürükleyecektir.



Kentsel Dönüşümü Başlatıp ÇAYI ÇİLEĞİ KALKINDIRACAĞIZ

Eski Mersin'i bir an önce yeniden diriltmek amacıyla derhal kentsel dönüşüm çalışmalarına başlayacağız.

Böylece hem inşaat sektörünü canlandıracağız hem de kentin bölünmesini engelleyeceğiz.

Kalitesiz bina stoklarına insanlarınızı mahkum etmeniz, kenti bu stoklardan kurtarıp altyapısı ve bina kalitesi güçlü bir kente çevirmemeniz bir hizmet suçudur. Bunu yapmayı bir masraf gibi görmeniz muhasebeden de bihaber olduğunuz anlamına gelir.

Biz, bugün yaşanan bütün altyapı sorunlarını ortadan kaldıracak olan, kentlileri kucaklaştıracak olan kentsel dönüşümü başlatacağız. Eski, ömrünü tamamlamış ve depreme dayanıksız konutlarda yaşayan insanlarımız için yeni siteler kuracağız. Bu problemli eski konutları şu anki sahipleriyle birlikte planlar kurarak ortadan kaldıracağız. Açılan alanlara bugün kentte bulunmayan ortak kullanım yapı ve tesislerini oluşturacağız.

Tek yönü dört beş şerit olan geniş yolları, sadece yürüme amaçlı değil, çeşitli kent sistemlerini (banklar, küçük bahçecikler, bisiklet, koşu, tekerlekli sandalye hatları gibi) barındıran kaldırımları ve modern ulaşım sistemlerini barındıracak bir sistem içindeki bu tesis ve kurumlar, Mersinlinin her zaman önünden geçtiği, her zaman kolayca ulaşabileceği, araçlarını yeraltında park edebilecekleri yerler haline de gelecektir.

Yeni oluşturulacak mahallelerin altyapısı güçlü olacak, güneş enerjisiyle beslenecek ve bu sayede israftan kurtulacağız. İnsanlarımız güzel ve modern evlere kavuşacak ve hayata daha sıkı sarılacak. İnşaat sektörümüz hareketlenecek ve kentte para dönmeye başlayacak. Yapılan işlerde belediye de para kazanacak ve yeni mahallelerde yapılacak yeni yatırımlarla insanlarına bu parayı geri döndürecek. Kısacası, kentsel dönüşümün maliyeti yoktur, kazancı vardır. Fakat belediye bütçesini koruma derdinde olursa, harcamama derdinde olursa, insanlarına değil de kendi hayallerine öncelik verirse, kent sonsuza dek modernleşemez. Hele turizm kenti hiç olamaz. Tarihi yapılarını ve tarihi dokusunu öne çıkarmamış bir kentte turizm yapılamaz. Diğer bir deyişle, kentsel dönüşümü başlatmamakla geleceği de ipotek altında bırakmış olursunuz. Daha büyük bir ekonominin oluşmasını engellemiş olursunuz.

Küçük ve bitişik binalardan ve gecekondulardan oluşan bir kentin gelecek planını da oluşturmak mümkün değildir. Eksik hizmet binalarını kurup kenti geliştirmek mümkün değildir. Dolayısıyla da, yatırımları ve ekonomiyi canlandırmak da mümkün değildir. Bunlara kavuşamayan nesillerin yarınlarda güçlü olmaları mümkün değildir. Bu nedenle, kentsel dönüşüm; işsizlikle mücadelemizin bir ayağı olduğu gibi, çocuklarımızın geleceklerini de teminat altına almanın en önemli anlayışıdır.

Can Alan, Kentin Değerini Düşüren TULUMBA KÖPRÜSÜNÜ YIKACAĞIZ

Mahkemenin yıkılmasını emrettiği Tulumba Köprüsü'nü yıkacak, modern sistemi kuracağız.

Şehre giren yollarda 13 adet battı-çıktı kurup bugünkü kavşakları ve kazaları ortadan kaldıracağız.

Tulumba Köprüsü ile simgeleşen kentin ulaşım sorunları bir an önce çözüme kavuşturulmalıdır. Kentsel dönüşüm çerçevesinde Mersin yepyeni bir sisteme kavuşacaktır fakat bugünkü mevcut sorunların da verimli yöntemlerle giderilmesi gerekir.

Tulumba Köprüsü, uzmanlara danışmadan, onların itirazlarına kulak verilmeden, mahkeme kararı bitmeden aceleyle kurulmuş bir köprüdür. Mersin'deki bütün tarafların defalarca yıkılması gerektiğini açıklamasına rağmen bu köprü ısrarla yıkılmamaktadır. Büyükşehir Belediyesi yıkım yapmama sebebi olarak maliyetleri öne sürmektedir. Yani yıkılmaması gerektiğini değil, yıkılmasının masraflı olduğunu söylemektedir. Orada ölen canların masrafı olur mu? Bizim yaşam hakkımızın hesabı olur mu? Halbuki orada birçok vatandaşımız can verdi, sayısız kaza oldu. Sadece kaza maliyetlerinin dengi bir para bile o köprüyü yıkmaya yeter. Yani siz, biz zarar görmüşüz, onlar için pek önemli değildir.

Son olarak bizim de açtığımız davaya benzer davalar bu köprünün yıkılmasını emretmektedir çünkü şekli ve yeri itibariyle bu köprü son derece yanlış yapılmış bir köprüdür. Bu yüzden de kazalar olmaktadır. Fakat Büyükşehir Belediyesi bu emre karşı gelmektedir. Kazaları azaltmak için son aylarda alttan kavşak oluşturulmuş ve köprünün fonksiyonu kalmamıştır. Fakat buna rağmen köprü orada bir anıt gibi durmakta, üç mahalleyi birbirinden ayırmakta, esnafı zor durumda bırakmaya devam etmektedir. Etrafındaki bölge değer kazanmamaktadır.

Biz, Tulumba Köprüsü gibi köprülerin yerine altgeçit sistemlerini getireceğiz. Bu sistemde trafik ışıkları azaldığı için kent içi ulaşım rahatlayacaktır. Ayrıca, kente giren karayollarında battı-çıktılar kurup kavşaklarda bugün yaşanan kaotik ortamı ve kazaları ortadan kaldıracağız.

Ulaşım alanındaki projelerimiz, Kentsel Dönüşüm başlığı altında toplanmıştır. Lütfen, inceleyiniz.

Bizleri Sefil Eden Ekmek Fiyatlarını 4 EKMEK FABRİKASI İLE SABİTLEYECEĞİZ

Un fabrikası ve esnafa Meski indirimimiz sayesinde fırınların maliyetlerini düşüreceğiz. Ekmek fabrikaları ile fiyatları kontrol altına alacağız.

İmkanları çok zor olan ailelerimiz için ekmek fabrikaları ve aşevleri sürekli hizmet verecek.

Seçimlerden önce açılıp sonrasında kapanan Büyükşehir Belediyesinin ekmek fabrikası tam anlamıyla bir oy avcılığı faaliyeti yürütmekte fakat onu da becerememektedir. Yağmurda, soğukta uzun kuyruklarda insanlarımız sefil edilmiştir. Böyle bir kuyrukta bekleyebilecek durumda olmayanlara ise bu hizmet de ulaşmamıştır. Kentin tamamına da yaygınlaştırılamamıştır çünkü gerçek bir hizmet anlayışına sahip değildirler.

Bu duruma noktayı koymak gerekir. Ucuz ekmeğe ihtiyacı olan insanlarımızın her yıl bu imkana sahip olması gerekir. Bunu yaparken ise fırıncı esnafımızın zarar görmemesi gerekir. Bunun için, Mersin'de kurulacak bir un fabrikası ve su faturalarında esnaflara uygulayacağımız %50'lik indirim Mersin'deki herkesin lehine bir gelişme olacaktır.

Bugün etkin olmayan, siyasi şov amaçlı Ramazan çadırlarına feda edilen aşevlerini tekrar harekete geçireceğiz. Diğer projelerimizin de bir gereği olarak bir Mavi Kart uygulaması başlatacağız. Mavi Kart çeşitli içerik ve kademelerden oluşan bir sistemdir. Bu kapsamda bütün Mersin taranacak, durumu gerçekten zor olan ailelere özel bir Mavi Kart verilecek, aşevlerinden faydalanmaları sağlanacaktır. Bütün bu organizasyonu mahalleler bazında kurulacak birimler yürütecektir.

Böylece ekmeği artık, siyaset malzemesi olmaktan çıkaracağız. Mersin'de bir daha gıda yardımı adı altında siyaset yapılmasına engel olmuş olacağız. Ramazanı siyasi şovlarla değil, mübarek havasında yaşayacağız.

Kuracağımız Belediye Hastanesinde UCUZ HİZMET SAĞLAYACAĞIZ

Belediye hastanesinde durumu çok zor olan insanlarımıza en uygun ücretlerle hizmet vereceğiz.

Pahalı sağlık cihazları için sağlık sektörünü bu hastanede bir araya getirip gücümüzü birleştireceğiz.

Mavi Kart projesinin bir amacı da, zor durumdaki ailelerimizi tespit edip, en uygun ücretlerle sağlık muayene ve tedavi ihtiyaçlarını karşılayabilmelerini sağlamaktır. Bunu yapabilmek için önümüzde çok büyük bir fırsat ve koz vardır.

Giderek ekonomisi daralan Mersin'de sağlık sektörünün ayakta kalabilmesi için, bu sektörü bir arada tutacak öğelere ihtiyaç vardır. Çünkü sağlık sektörümüz ne kadar kuvvetli olursa, vereceği hizmetin yaygınlığı da o kadar derin ve geniş olacaktır. Mersin olarak, güçlerimizi rekabete zarar vermeden belli alanlarda birleştirmeliyiz. Pahalı sağlık gereklerini barındıracak bir yapılanma içine girmeliyiz ve bu yapılanma yeni teknolojiyi de sürekli takip edebilmelidir.

Bu amaçla, biz sektörü büyük bir hastanede bir araya getireceğiz. Bu hastane sayesinde hem sağlık sektörünü bütünleştirip güçlendirmiş olacağız hem de toplumun her kesiminin sağlık risklerini en aza indirebileceğiz.

Bu projenin detaylarını Sağlık Anlayışı başlığımız altında bulabilirsiniz.

Su Kaçaklarını Düşürüp FATURALARI İNDİRECEĞİZ

Büyük versiyon için tıklayın
Boşu boşuna ödemeye mahkum edildiğimiz su kaçaklarını dünyada kullanılan teknikleri getirip ortadan kaldıracağız.

Esnaflarımıza, emeklilerimize ve özel mavi kart sahiplerine %50 indirim uygulayacağız.

Bugün Mersin en pahalı suyu tüketmekte. Sebebi ise şebekelerdeki kaçaklar. Bizler sadece su yukarı çıktığında kaçağı fark etmekteyiz ve birçok vatandaşımız günlerce boşa akan sulardan dolayı şikayetçi. Halbuki, misliyle su yeraltına kaçmakta fakat buna tedbir almak için hiçbir girişimde bulunulmamaktadır. Çünkü Meski bir şekilde pahalı faturaların tahsilatını yapmaktadır.

Fazladan ödenen her fatura, Mersin'in ekonomisine zarar vermektedir. Siz, aile bütçelerini bir kuruş bile zora sokacak gevşekliklerde bulunamazsınız. Dünyanın her yerinde uygulanan kaçak tespit tekniklerini Mersin'de uygulayıp Meski faturalarını düşüreceğiz. Atıksu bedeli ile birlikte vergiler de ücrete endeksli olduğu için, kaçaklar önlendiğinde büyük bir fatura düşüşü olacaktır.

Özel Mavi Kart sahiplerine, esnaflarımıza ve emeklilerimize uygulayacağımız %50 indirim hem aile bütçelerini kısmen rahatlatacak hem de ekonomiye küçük de olsa bir destek sağlayacaktır.

Daha fazla bilgi için Yönetimde ve İdarede Kalite başlığı altındaki hususları inceleyebilirsiniz.

Mavi Kart Uygulaması İle, ZORDA OLANLARIMIZI SAHİPLENECEĞİZ

İnsanlarımızın imkan ve şartlarına göre kademelerden oluşan Mavi Kart sistemini getireceğiz.

Özel Mavi Kart sayesinde durumu zor olan insanlarımızı belediye hizmetlerinden ücretsiz faydalandıracağız, su faturalarını %50 düşüreceğiz.

Bizim belediye hizmetlerini vatandaşa ulaştırmadaki omurgamız Mavi Kart olacaktır. Bu hizmetler şu anda Mersin'de mevcut olmadığından dolayı, Mavi Kartın çeşitli mekanizmalarını anlayabilmek için projelerimiz dikkatlice incelenmelidir.

Mavi Kart ile amacımız, ihtiyacı olup bu ihtiyacını karşılayamayana destek olmaktır. Çünkü bu kesimlere belediye hizmetlerini düşük ücretle ya da ücretsiz sunmanın toplumsal faydaları vardır. O yüzden, örneğin taşımacılıkta öğrenci ve emekli indirimi vardır. Fakat Mersin'de bu sistem oluşturulmamıştır.

Yönetimde ve İdarede Kalite başlığı ile özetlenen detayların yanı sıra Mavi Kart uygulaması birçok projemizde yer almaktadır. Bunu sağlamak için Mersin'de büyük bir tarama yapacağız. Ev ev, kapı kapı gezip tespitler yapacağız. Mahalleler bazında kurulacak belediye birimleri bu çalışmanın devamlılığından sorumlu olacaklar. Eğitime, kursa, ekmeğe, aşa ihtiyacı olanları, bireysel spor faaliyetleri yapanları, özel yeteneklere sahip çocuklarımızı birer birer tespit edip ilgili projelerimize dahil edeceğiz. İnsanlarımıza sahip çıkıp Mersin'in kalkınması için yapılması en basit olan fakat elinizdeki anahtar kadar önemli olan bu uygulamayı gerçekleştireceğiz. Her şeyden evvel, insanımızın Mersin'i sahiplenebilme onuruna kavuşması en önemli konudur. Akşam evinde kaynaması gereken tencereyi düşünen baba, gece soğukta uyuyacağını düşünen çocuk, devletin sağlık sorunları ile ilgilenmediğini düşünen hasta, evine yürüyerek gitmek zorunda kalan öğrenci, spor yapacak imkanı olmayan sporcu, ay sonunu nasıl getireceğini düşünen emekli, geliri olmayıp sokaklarımızda yer bulamayan engelli bu kente kazandırılamaz. Her bir insanımızı kazanmak zorundayız. Bu gibi durumlarda olanlardan belediyenin herkesle eşit tahsilat yapmasını kabullenememekteyiz. Bunun için belediye yönetimimiz, suiistimalleri de ortadan kaldıracak şekilde üzerine düşeni yapacak, kuracağımız Mersin Senatosu ve mahalle heyetleriyle birlikte bu sistemi yürüteceğiz.

Kendinizi, her yıl 502 trilyon alan bir kentin vatandaşı olarak görebiliyor musunuz?

Kendinizi, her yıl 502 trilyon alan bir kentin vatandaşı olarak görebiliyor musunuz?

Buna sizler gibi "hayır, göremiyoruz" diyen bir kısım insanlar son bir yıl boyunca, partilisi partisizi, o parti bu parti demeden bir araya geldi ve bu sitede inceleyebileceğiniz çok sayıda projeyi oldukça yoğun bir çalışma ortamında bir araya getirip bütünleştirdiler.

Neden bu çalışmadan bir yıl boyunca haberiniz olmadı?

Şunu belirtmek gerekir ki, bizler proje sahiplerinin ve o projeleri derleyen ekip arkadaşlarımızın incinmeden, eleştirilerle vakit kaybetmeden Mersinlilerin istek ve arzuları üzerinde rahat ve profesyonelce çalışabilmelerini istedik. Biz, kendimizi reklam etmek istemedik. Zamanı geldiğinde, yani bugün sizlerin karşısına ne yapacağımızı detaylarına kadar bilen insanlar olarak çıkmak, yönetime geldiğimizde de herkesi yanımıza alıp bunların uygulamadaki detay safhalarını tartışıp paylaşmak istedik.

Biz, oradan buradan fikirler toplayan, vatandaşları ziyaret ederken vermek zorunda kaldıkları sözleri bir proje imiş gibi sunanlardan olmak istemedik. Biz, Mersin için inci gibi değerli oldukları halde yöneticilerin hep savsakladıkları bu kalkınma projelerine hak ettikleri önemi verip sizleri bunlardan haberdar etmek istedik.

Biz sizlere bunları gerçekleştirmek için önümüzde hiçbir engel olmadığını, aksine Mersin'in insan kaynakları bakımından zenginliğini, her yıl alınan ve her yıl artan 502 trilyon bütçeyi ve Mersin'deki çok önemli tecrübe ve bilgi varlığını önünüze sermek istedik. Bu çalışmalarımızı gizli tuttuk çünkü sizlere ait olan ve oluşturulurken harcanan onca emeğe geçmişte saygısızlık yapılmış olan bu projelere ne siyasetin nüfuz etmesini ne de bugüne kadar ilgi alaka göstermeyen, Mersin'de bu çalışmalar olduğu halde yoklarmış gibi davrananların kendilerine malzeme etmelerini istemedik. Çünkü biliyorsunuz ki, bugüne kadar biz Mersinlilere yapılan hiçbir vaat yerine getirilmediği gibi, yapılan işlerde de Mersinlilerin görüşleri hiç dikkate alınmamıştır. Biz artık, Mersin'e ait, Mersin'e özgü çalışmaların Mersin halkına iade edilmesini istiyoruz.

Bugüne kadar size vaat olarak söylenmiş işler ile bugünden sonra söylenecek işler arasındaki farka da dikkat ediniz ve projelerinize sahip çıkınız. Bugünden itibaren sağdan soldan esasında ne olduğunu bilmeden, bizim derlediğimiz fakat size ait olan bu projeleri konuşanlar olacaktır. Bu projelerin bir kısmı araştırmacılara, bir kısmı meslek önderlerine, bir kısmı kariyer sahibi insanlara, bir kısmı ise adayınız Mahmut Tat'a aittir. Fakat asıl olarak bu projeler sizlere aittir. Mersin'den, Mersinlilerin ürettiği projelerdir. Bugün sizlerden oy isteyenlerin bu projelere emek verenlerin yanına gitmeye yüzleri de yoktur çünkü kapılarını onlara hep kapatmışlardı. Hani Mersin'i temsil ediyorlardı? Ancak, bundan sonra taklit etmeye yeltenebilirler.

Mahmut Tat ve yakın çalışma arkadaşları bir yıl öncesine kadar bireysel bazda sürekli dillendirilmiş fakat kulak verilmemiş, sürekli dışlanmış bu projeleri bir araya getirip örgütlemişler ve Büyük Mersin, Yeni Mersin için bir strateji geliştirmişlerdir. Bu süreçlerde tekrar tekrar proje ekipleri ile üst seviye toplantılar yapılmıştır. Son dönem toplantılarda ise bu örgütlenme üzerinde bir anlaşmaya varıp bilinçli, ne yapılacağını bilen, yetki verildiğinde hemen harekete geçecek olan bir yapı oluşturmuşlardır. Bu insanları çeşitli resmi kurum ve toplum kuruluşlarına ait birçok fotoğraf karesinde görürsünüz; yani ülkemizin, yani babalarımızın, analarımızın, dedelerimizin, ninelerimizin yetiştirdiği bu önemli insanlar kendi alanlarında kendilerini geliştirmiş, birçoğu dünya çapında da çalışmalara sahip insanlar olarak kendilerini kanıtlamışlardır. Bu insanları siyasetçi olarak göremezsiniz çünkü onlar ülkemizin her gün geceleri de dirsek çürüten birer kalem ve fikir savaşçılarıdırlar. Fakat kendilerine bir kere dahi yapılan işlerde danışılmaz. Bir kısmı siyasetin kızıştığı dönemlerde hatırlanır ve vaat verebilmek için gidip ağızları aranır. Başkaca da bir önem verilmez.

Şimdi sormanız gerekir. Bu ülke bu insanları yetiştirdi. Peki, niye yetiştirdi? Bizlere, halkımıza faydalı işler yapılmasında yol göstermeleri için yetiştirdi. Biz ömrümüz boyunca bir kişinin fotoğraflarını her köşede göreceksek gençlerimizi niye yetiştiriyoruz? Bu gençlerin yapmayı hak edecekleri hizmetleri neden bir kişi ve yanındaki üç kişi tek başına yürütme iddiasındadır ve onu da becerememektedir? Bugün sizler çoğunlukla İstanbul haberlerini veren ulusal basını takip etmeniz nedeniyle Mersin'deki haber ve gelişmelerin, yorumların çoğundan habersiz olabilirsiniz. Takip etseniz bile bu gelişmelerin büyük bir kısmı gizli tutulmaktadır. Biz sizlere gücümüz ve vaktimiz yettiğince anlatmaya çalışmaktayız fakat biliniz ki, bunları anlatmaya ömür yetmez. Fakat birkaç konu var ki, hafızalarınızdan asla çıkmamalıdır.

Nükleer santralin Mersin'e kurulmasıyla ilgili bizlere bir soru soran olmuş mudur? Nükleer santrale karşı olmayabilirsiniz fakat biz karşıtlığı ya da yandaşlığını değil, size danışılıp danışılmadığını kendinize sormanızı istiyoruz. Hani demokrasi? Vilayetinize nükleer santral kuruyorlar ve size sormuyorlar. Mutlaka biliyor olduğunuz bir diğer örnek, havaalanı. Havaalanının yeri ile ilgili size soru soran olmuş mudur? Ne biz siyasilere ne de diğer dernek ve meslek örgütlerine, büyük sanayici ve işadamlarımıza sorulmamaktadır. Ne yapılmak istenmektedir? Bizler hepimiz geleceklerimiz için bir savaşım içindeyiz fakat yarın başımıza ne geleceğini bilmemekteyiz. Neyi bilmemekteyiz? Çok konuşulan bir örnek olarak Kazanlı Turizm Projesinin akıbetini bilmemekteyiz. Neden bu kadar önemli? Çünkü o proje için çok büyük çabalar sarf edildi. Çok önemli yatırım planları yapıldı, yatırımcılar ödenek ayırdı. Bu ödeneklerle başka işler yapabilirlerdi fakat bize güvendiler, işsizlerimize iş sağlamak için sermayelerinin bir kısmını bize ayırdılar. Bugün ise hükümetin önder insanları bizleri mahcup durumda bıraktı. Hem projeyi engellediler hem de havaalanının nerede, ne şekilde ve hangi kapasiteyle yapılacağını açıklamıyorlar. Yani, bizi insan yerine koymuyorlar ki planımızı projemizi yapalım. Yani, sizlerin iş bulması, sektörlerimizin çoğalması, mevcut sektörlerin canlanması gibi hiçbir endişe içinde değildirler ve sizler işsiz, barksız, borç içinde, çocuklarınız kalemsiz kitapsızken geceleri yumuşak yataklarında rahat rahat uyuyabiliyorlar.

Mersin'de onca çevreyolu yapıldı fakat ağır yük trafiği ve taşımacılık hala GMK Bulvarı'ndan yapılmakta. Neden?

Su deposu bunca çıplak ayaklı çocuğumuz varken, gelecekleri karanlık gencimiz varken çok mu önemli idi? Bizim daha önce musluklarımızdan içilebilir suyumuz akmıyor muydu? Kazanlı'ya gidin, şu anda musluklardan zehirli su akıyor. Neden?

Kazanlı'nın çay bahçeleri zorla kapatıldı. Neden? İnsanımızın ekmeğiyle kim oynuyor?

Sürekli açılıp kapanan fabrikalarda Mersinliler değil, başka yerlerden getirilen işçiler çalıştırılıyor. Neden?

Karaduvar'da bir insanlık faciası yaşanıyor. Oranın seçmeni büyük ölçüde CHP'li vatandaşlarımız. Buna rağmen kimsenin tasvip etmediği emrivakiler yapılıyor. Normalde AKP'nin orada yoğun ve kucaklayıcı bir hükümet yaptırımını uygulaması gerekir ama susuyor. Neden?

Mersinliler içinde bir kişinin, evet sadece bir kişinin, CHP Milletvekili İsa Gök'ün ve AKP Bakanı Kürşat Tüzmen'in oluruyla ve bazı Büyükşehir Meclis üyelerinin gizli şehir dışı ziyaretleriyle gelen balık çiftliklerini içinize sindirebiliyor musunuz? Marmaris'ten Antalya'ya kadar hiç kimsenin istemeyip başlarından savdıkları balık çiftliklerinin sizin denizinize kuruluyor olmasını içinize sindirebiliyor musunuz?

Belediye kendi çalışanlarına maaşlarını niye seçim öncesi ödedi? Çalışanların kapılarına icra gelince mi acıyıp ödeme ihtiyacı duydu, yoksa kapıya seçimler dayanınca mı? İktidar Mersin için bir şey yapmaya çalışıyorsa neden rakibi olan belediyeyi bu konuda sıkıştırmadı?

Bu yıl artık ahlak sınırları da hiçe sayılan Ramazan çadırları rezaleti yaşanırken kimler mutluluktan uçuyordu? Siz aç iken sizin paranızla yardımlar yapılmasını kabullenecek miyiz? Sizin paranızla partili firmalardan satın alınan yardım malzemelerinin hesabını sormayacak mıyız?

Kömür işçisi aldığını ve insanlara iş verdiğini söyleyen Sayın Başbakanın daha sonradan kömür yardımı rezaletine nasıl sarıldığını, ondan medet umduğunu görmedik mi? Başbakan biraz daha başbakan kalsın diye zehirli hava solumaya devam mı edeceğiz?

Bir daha Mersin'in cadde ve sokaklarında su birikmeyeceğini söyleyip bütün asfaltlarımızı değiştiren kimlerdi? Siz miydiniz? Biz miydik? Kimdi, kimlerdi?

Bunları hep hatırlamanızı istiyoruz.

Bu sorular ne iktidar yöneticilerine yakın adayların ne de şu anki yerel yönetimin hoşlanacağı sorular değildir. Bunları kendilerine sorunuz. Alacağınız cevaplara şaşıracaksınız.

Biz, bekledik ve sadece çalıştık. Maskelerinin düşmelerini bekledik. Bizim yoğun çalışmalarımızı ve kenetlenmelerimizi duydukça ne yapacaklarını şaşırdılar ve akla mantığa uymayan işler yapmaya başladılar.

Ancak, kendilerinin yanında olmak isteyenlere bile bir aday adaylığı zulmü yapanlar yarın sizlerin karşınıza geçip yöneticilik oyunu oynayacaklardır çünkü biliniz ki, yapacak bir işi olmayanlar ancak başkalarını kullanarak bir yere gelmek isterler. Başka bir çareleri yoktur. Bizler, sizlerin karşısına alnımız açık bir şekilde herkesten aylar önce çıktık. Kararlarımızı ise bir yıl önce vermiştik ve görev dağılımlarımızı da yapmıştık. Çareleri olmayanlar, kendilerine sunulan fikirleri anlayamayanlar ya da yönetime geldiklerinde başkaca amaçlar peşinde gidecek olanlar temiz insanların sırtından siyaset yapar, işleri bitince de kapının önüne koyarlar.

Sevgili Mersinliler ve Mersin için bugün onurlu siyaset yapmaya çalışan kardeşlerimiz. Lütfen, içinde bulunduğumuz durumun farkında olunuz. Bizleri bugünlere sürükleyenlerin dışındaki her Mersinlinin bir diğerine ihtiyacı vardır. Bizler birlik olmalıyız. İktidar hevesine kapılmadan halkımızın yanında olmalıyız. Yapılacak işlerde hepimize önemli görevler düşmektedir. Biz sizi, insanlarımızın hayatını siyaset ile değil, gerçekçi, kucaklayıcı, paylaşımcı yönde geliştirmek için çaba sarf etmeye davet etmek amacıyla ve Mersin sevdasının verdiği azimle bu zahmetlerin altına girdik. Çünkü biz yapmasaydık, kimse yapmayacaktı. Nitekim de, kimse yapmamıştır. Bizim projelerimizin tümü altı dolu, bir fikriyata sahip ve ispatlanabilir projelerdir. Biz projelerimizi şu kadar bu kadar "T" harfleriyle tanımlamadık. Bunu yapanların harfleri boştur, kopyacıdır, zararlıdır, bizlere değer vermeyen yalanlardır.

Bizim projelerimiz iş üretir. Bizim projelerimiz insanları kaynaştırır. Bizim projelerimiz kenti köy olmaktan çıkarıp kent yapar, köyü viraneden çıkarıp köy yapar. Bizim projelerimiz her kesimden ve her türden insanımızın hem her türlü ihtiyacına yanıt verir, hem de her türlü zevklerini karşılar. Bizi eleştirmekten, bize soru sormaktan kaçınmayınız. Soracağınız sorularla sayfalarımızda ve konuşmalarımızda yer veremediğimiz birçok detaya kavuşabilirsiniz. Kavuşmanız da gerekir çünkü bütün bunları birlikte gerçekleştireceğiz. Yapacağınız işleri şimdiden bilmeniz gerekir. Biz sizden oy değil, bu işlerde bize "katılmanızı" istiyoruz.

Biz kimseye şunu bunu yapıp işe alacağımızı söylemiyoruz. Dikkat ediniz. Bunu dün de söyleyenler vardı, bugün de. Biz size birlikte çalışıp faydalı tesisler ve kurumlar üretmeyi öneriyoruz. Bu tesis ve kurumları bugünkü belediyecilik zihniyeti gerçekleştiremez çünkü dikkat ediniz, "yapacağım, edeceğim" derler. Yani, bugünkü belediyeden hiçbir farkları yoktur. Biri gider, onun kopyası gelir. Sadece simalar değişir. Biz bir yıllık emeğimizi sizler için verdik. Her projemizin bu bir yıldan çok daha uzun geçmişleri vardır. Bunu böyle yaptığımız için tek bir kazancımız oldu, o da şu an karşınızda dik durabilmektir, her türden sorunuzu cevaplayabiliyor olmamızdır. Son birkaç ayda bir zahmete girip felsefesini bilmediğimiz işleri ezberleyip karşınıza çıkmayı bizler de bilirdik fakat öyle yapmadık.

Biz sizlere Mersin'i yeniden ortaya çıkarmanızı öneriyoruz. Biz sizler bunun için çalışırken sizlere daha fazla kaynak oluşturabilmek, kaynakların kaybolduğu yerlerde Mersin'in çıkarlarını korumak ve devletin Mersin'in haklarını teslim etmesi için mücadele etmekle meşgul olacağız. Mersin'de kimsenin kimseye haksızlık etmemesini sağlamak, önyargıları yıkmak, sektörlerdeki olumsuz rekabetlerin üstesinden gelmek için bireyler bazında yeniden dirilme için çabalıyor olacağız. Biz size, yaşlılarınıza, engellilerinize, kadınlarınıza, çocuklarınıza, gençlerinize sahip çıkmanız için çağrıda bulunuyoruz. Biz size, şehrin sokaklarına, köyün tarlalarına, denizin imkanlarına, dağların yamaçlarına yerleşmeniz ve sahip çıkmanız için çağrıda bulunuyoruz.

Biz bir yıl boyunca toplum hareketi gibi adlar altında işler de yapmadık. Biz sadece çalıştık ve Mersin'e sahip çıkacağınıza inandık. Çünkü bir işe talip olacaksanız, önce o işi çok iyi bilmelisiniz ve uygulayıcılarınızı uzaktan izleyebilecek kadar kuvvetli bir şekilde konuya hakim olmalısınız. Bu sadece belediye tecrübesi, siyaset tecrübesi gibi meslek ya da insan sevgisinden kaynaklanan şekillerde olmaz. Dersinize iyi çalışmanız gerekir. Bugünlerde, okumakta olduğunuz bu metni hazırlarken kimileri kentsel dönüşümden, halkı kaynaştırmaktan bahseder oldu. Bu gibi işler öyle iki satır okumakla, belediyecilik yapmış olmakla olmaz. Olsaydı bugün diğer kentlerdeki aynı parti yönetimlerinin bu konuda övünebilecekleri bir şeyleri olurdu. Bu şekil bir zihniyetle kentsel dönüşüm yapamazsınız. Çok istekli olanların, bu faaliyetlerde gönüllü olarak çalışabilmeleri için hiçbir engel yoktur ve biz herkesi yanımıza davet de edeceğiz. Fakat bunların idaresi ve koordinasyonu profesyonel kadrolar tarafından yapılmalıdır ve bu kadrolar hem Türkiye'de hem de Mersin'de mevcuttur. Yanına üç beş eski belediyeci ya da dernek başkanı veyahut da siyasetçi alıp sizlere bu konularda bir şeyler biliyormuş gibi davrananlara dikkat ediniz.

Biz Büyükşehir Belediyesini profesyonel bir kurumsallaşma sürecine sokacağız. Zaten belli kurumsal yerlerde vazifelerini bugün yürütmekte olan ekip üyelerimizin ve yönetime geldiğimizde entegre edeceğimiz diğer değerli Mersinlilerin tecrübeleri bu konuda bir sıkıntı oluşmasına imkan vermeyecektir. Biz siyaseti yönetiminde olduğumuz belediyenin tepesinde değil, halkın içinde durarak yapacağız; bu bir laf değil, incelediğinizde anlayacağınız üzere, projelerimizin gereğidir. Bir yandan da, Mersin'e düşmanca davrananların karşısında savaşacağız. Gerçek bir siyaset olacak. Belediyeye siyaset bulaşamaz. Siyasetçi, belediye başkanı olmak için başka siyasetçilerle pazarlıklar yapamaz. Diğer siyasilerimizi, kadın siyasetçilerimizi ve bütün derneklerimizi Siyaset Köyünde bir araya getirip orada siyaset yapacağız. Süren projeleri tartışacağız, yeni gelen projeleri tartışacağız. Projelere siyaset sokmadan eksiklerini yüz yüze konuşacağız. "Haydi" diyeceğiz, "sen iktidarsın şunu yap, sen muhalefetsin bunu yap, ben de sorumluyum şu şu şu riski üstleniyorum". Hiç kimse proje vasfı olmayan bireysel fikirleri ve kanuni hizmet yükümlülüklerini projeymiş gibi lanse edemeyecek. Hiç kimse Mersin'e ait olan kurumları ve çalışmaları arpalık olarak kullanamayacak. Hiç kimse yandaşlarına ihale verip vatandaşa yardım ediyormuş gibi görünemeyecek. Hiç kimse iyi gün dostu olamayacak. Hiç kimse Mersin için yapabilecekleri varken yapmaz durumda olamayacak. Hiç kimse strateji kavramını kendi siyaset stratejisine uyarlayıp Mersin'e mal etmeye kalkışamayacak. Mersin'deki siyasetin kurumsallaşması adına herkesin elini taşın altına koyması için ortamı oluşturacağız. Bundan böyle, Mersin'de hiç kimse kaçak, basından gizli, birbirinin arkasından konuşarak, gizli ittifaklar kurup siyaset yapamayacak. Yaparsa, herkes şahit olacak.

Biz, 502 trilyonu önce belediyenin kurumsallaşmasına, sonra yeni iş alanlarının açılmasına, sonra yatırımlara harcayacağız. Yatırımlar bittiğinde ise, sahip olmuş olacağımız yeni tesis ve imkanların işletilmesi, teknolojik ve bilimsel araştırmalarımızın sürdürülmesi için kuruşuna kadar harcayacağız. Paranın büyüsü ile korkaklaşan, harcamayıp kesesinde tutan insanlardan olmayacağız.

Biz küçük işlerle değil, bütün Mersin'in, karasularının bittiği yerden dağlardaki sınırına kadar yaşanabilir ve son derece turistik bir bölge olması için adım atmış olacağız ve Mersin'in gelecek planı artık bu olacak. Bunu yapacağız çünkü Mersin'i seven binlerce gönüllü varken, bugün bizi üç beş kişi tek başlarına yönetmektedir. Mersin kimliksiz miymiş, sahipsiz miymiş gibi zavallılıklardan arınacağız, kendini bilen bir yürek şeklinde ortaya çıkacağız. Mersin'in kimliksiz, sahipsiz görünmesinin sebebi, tam da kimliksiz miymiş, sahipsiz miymiş sözleri edenlerin yüzündendir. Mersin'in sahibi de biziz, kimliği de biziz. Burada yaşayan milyon sayıdaki insandır. Bundan böyle, Mersin adı duyulduğunda zihinlerde bambaşka çağrışımlar oluşacak. Herkesin çalıştığı bir şehir akla gelecek. Gençlerinin gelecekleri aydınlık olan bir şehir akla gelecek. Bundan böyle, "Mersin'in belediyesinde kaç kişi çalışıyor?" gibi bir soru da olmayacak çünkü herkes belediyede çalışacak; bazısı ücretli, bazısı gönüllü, bazısı çeşitli özel sektörlerde, bazısı ise Mersinlilerin paralarıyla kurulmuş faydalı ve kent unsurlarıyla bütünleşik kurumlarda çalışacak. Yani herkes belediyecilik yapacak, Mersin'i kalkındıracak. Burada başka bir Mersinliyi dikkate almayan, yokmuş gibi davranan, zarar veren hiç kimse bulunamayacak. Yapacaksak her şeyi birlikte yapacağız.

Üretimlerimizi çoğaltacağız, iş alanları açacağız, ürünlerimizi satacağız ve eksiklerimizi telafi etmek için hepimiz birlikte oturup nasıl ihracatımızı artırabileceğimizi tartışacağız. Domateslerimizi artık denize dökmeyeceğiz. Çocuklarımızı ne yapıp edip okutmayı hedef edineceğiz. Enerji giderlerimizi her yıl azaltacağız. Hak ettiğimiz konutlara, sokaklara, caddelere, özetle hepimizin hayallerine karşılık veren bir kente ve onun kırsalına kavuşacağız. İşte ondan sonra, bizlerin çizgisinden giden tek vücut nesiller Mersin'in ne olduğunu ortaya koyabilecek. Mersin'in kimliği de, sahibi de ne imiş, o zaman oturup bir daha konuşacağız.

Bütün bunlar yapılır mı? Evet, yapılır. Projelerimizi incelerseniz, hiçbirinin fazla bir maliyeti olmadığını göreceksiniz ve biri diğerini destekler şekilde olduğu için aslında, bütün şeklinde bir mekanizmadır. Biz bir yıl boyunca bütün bunların muhasebe hesaplarını yaptık ve gelecek dönemlerde karşımıza çıkacak ihtiyaçları da içlerinde planladık. Çeşitli sosyal etkileşim potansiyellerini, yani uygulamada sunulacak yeni öneri ve görüşler ile olacak irtibat ilişkilerini en üst seviyede gerçekleştirmek adına özel bir çaba da sarf edildi.

Maalesef bize Mersin'in ve zenginliklerinin keyfini sürmek, misafirlerimize Mersin'i gezdirirken gururlanmak değil, hiç durmadan çalışıp Mersin'in her gün daha güçlü bir birlikteliğe doğru ilerlemesine şahit olarak mutluluğu yakalamak gibi bir görev düşmüştür. Bunu hep birlikte başaracağız.

Sevgili Mersinliler, vurgulamaya çalıştığımız birçok konu var. Doğal olarak, netleştirmek isteyeceğiniz hususlar olacaktır. Lütfen, mesajlarımızı takip ediniz ve projelerimizi dikkatle birkaç kez inceleyiniz. İçinde bulunduğumuz sorunlar yığınını çözebilmek için yapılacak işleri elimizden geldiğince anlatmaya çalışmaktayız. Fakat bu yığının çözümlerini anlatmak da bir o kadar zihin yoran bir zamanın ayrılmasını gerektirmektedir. Bizlere mesaj atmaktan, toplantılarımıza katılmaktan çekinmeyiniz. Tüm sorularınız ya doğrudan ya da diğer toplantı ve basın duyurularıyla cevaplanacaktır. Projelerle ilgili teknik sorular ekiplerimize yönlendirilecek ve daha sonra aynı şekilde ya doğrudan cevaplanacak ya da cevapları duyurulacaktır.

http://www.mahmuttat.org/mahmuttata.asp